31 Ağustos 2021 Salı

Nuerburgring Yarış Pistine AI atağı

Gelecekte, Nuerburgring pisti Fujitsu sayesinde gelişmiş Yapay Zeka destekli güvenlik özelliklerinden faydalanabilir. Karmaşık bir düzende yerleştirilen yüksek çözünürlüklü kameralardan gelen bilginin gerçek zamanlı Yapay Zeka tarafından analiziyle anında uyarı sistemleri sayesinde, hem yarış kontrol yöneticileri hem de sürücülerin, Formula 1 sürücüsü Sir Jackie Stewart tarafından "Yeşil Cehennem" olarak adlandırılan bu zorlu yarış pistindeki olası sorunlar hakkında anında bilgilendirilebileceği anlamına geliyor.

İkonik Nordschleife pisti (North Loop), Nuerburgring'in iki yarış pistinin en ünlüsü. 20,8 kilometrelik pist, kör virajlar, düşmeler ve önemli yükseklik değişiklikleri de dahil olmak üzere toplam 73 dönüşe sahip ve birçok kişi tarafından dünyanın en zorlu pistlerinden biri olarak kabul ediliyor. Geçmişte, yarış hakemleri pistten çıkan bir araç gibi bir durum olduğunda durumu analiz edip karar verebilmek için pistteki hakemlerle telsiz ile temas ediyorlardı. Grand Prix pistinin aksine, Nordschleife henüz kameralarla yeterince donatılmadığı ve bu nedenle Yarış Kontrol komitesinin görüş alanı dışında bulunması nedeniyle sorunlar hızlı bir şekilde değerlendirilemiyordu. Bu durum, sorunları hızlı bir şekilde değerlendirmenin ve tepki vermenin genellikle zor olduğu anlamına geliyordu ve birkaç yüz araç aynı anda yoldayken doğru kararı vermenin önemi çok yüksekti.

Süreç, Doettinger Hoehe'de 2,8 km'lik bir test bölümüyle başlıyor

Bu iddialı pistin dijitalleşme projesi için geliştirilen sistemin uygulamasına, 8 HD kamera kurulumuyla "Doettinger Hoehe" olarak bilinen 2,8 kilometrelik bölümünde başlandı. Grand Prix pistindeki mevcut kamera altyapısına ek olarak, Nordschleife'nin tamamının kapsama alanı 100'den fazla kameraya ihtiyaç duyuyor. Bununla birlikte, kameraların sayısı, devrenin insanlar tarafından kolayca güvenilir bir şekilde izlenemeyeceği anlamına da geliyor. Bu noktada Fujitsu'nun çözümü, Nuerburgring tarafından kurulan ve Fiber optik kablolar aracılığıyla Yarış Kontrol komitesine bağlanan kameralara dayanıyor. Fujitsu, karar verme sürecini desteklemek için, tüm video akışlarını gerçek zamanlı olarak izlemek ve tanımladığı potansiyel tehlikeleri işaretlemek için yapay zekadan yararlanan bir sistemi geliştirdi. Olası sorunlar tespit edildiğinde, sistem Yarış Kontrol komitesini anında bilgilendirecek ve aynı anda yaklaşan trafiği bildirme fırsatı verirken, örneğin izleme tarafı LED ekranlarını kullanarak ilgili video akışlarına geçecek.

Fujitsu Orta Avrupa Üretim ve Otomotiv Bölümü Başkanı Joern Nitschmann şunları söylüyor: "Nuerburgring, zor bir yarış pisti olarak haklı bir üne sahip. Bu proje kesinlikle Eyfel Dağları'nın ortasında sürekli güç ve bant genişliği ihtiyacı da dahil olmak üzere bazı zorlukları ortaya çıkardı. Bununla birlikte, Nuerburgring'in yarış güvenliği uzmanlığı, karmaşık Yapay Zeka çözümlerini belirleme, geliştirme ve kurma deneyimimizle birleştiğinde, mükemmel bir ekip işi olduğunu kanıtladı. İş birliğimiz, diğer endüstrilerde kanıtlanmış dijital dönüşüm uzmanlığımızla bu çok zor yarış pistinin güvenliğini sağlamaya dönüştü".

Nuerburgring Genel Müdürü Mirco Markfort ise şunları söylüyor: "Nuerburgring Nordschleife'da neredeyse yüz yıldır yarış etkinlikleri düzenleniyor. Her yıl burada yeteneklerini test eden binlerce sürücünün güvenliğini en üst düzeye çıkarmak için yıllar boyunca büyük yatırımlar yaptık. Fujitsu ile olan iş birliğimiz sayesinde, sürücüler her zamankinden daha güvenli olacak. Sadece pistin tüm bölümlerini ilk kez tam olarak görüntülemekle kalmıyoruz, aynı zamanda Yapay Zeka ile gerçek zamanlı olarak otomatik bildirimler de üretebileceğiz. Pist altyapısının ilk canlı testi Haziran ayı başında düzenlenen efsanevi 24 saatlik dayanıklılık yarışında gerçekleşti. Şimdi test edilen bölümde elde ettiğimiz veriyi derliyoruz ve buradan elde edeceğimiz iç görülere dayanarak çözümümüzü geliştirmeye devam ediyoruz. Ayrıca bu devrimci teknolojiyi pistin geri kalanı için de geliştirmeyi ve uygulamayı planlıyoruz."

Fujitsu, Yapay Zeka sistemini geliştirmeye devam ediyor. Bu sistem, araçları tanımayı ve parkur ile çakıl, çim ve parmaklıklar dahil olmak üzere çevrede bulunan tüm farklı bileşenleri tanımlamayı öğreniyor. Yapay Zeka ayrıca petrol, kir veya döküntü gibi pistteki anormallikleri tespit etmek ve yağmur veya gölge gibi hava koşullarıyla başa çıkmak için de geliştiriliyor.



Windows 11 tarihi kesinleşti!

Microsoft, Windows 11'i Haziran ayında resmen duyurdu ve o zamandan beri firma, Windows Insiders'a birden fazla Windows 11 güncellemesi sundu. Birkaç aylık testten sonra Microsoft, Windows 11'in kesin çıkış tarihini de resmi olarak açıkladı.

Windows 11 Ne Zaman Çıkacak?

Microsoft, yayınladığı bir blog yazısında, Windows 11'in yeni ve mevcut bilgisayarlara 5 Ekim'de gönderilmeye başlayacağını duyurdu. Ne yazık ki firma, Windows 11'in lansman sırasında Android uygulama desteğiyle gelmeyeceğini de doğruladı. Ayrıca Microsoft, Windows 11'in aşamalı olarak kullanıcılara sunulacağını, yani herkesin güncellemeyi 5 Ekim'de alamayacağını söylüyor. Firma, güncellemeyi önce "uygun yeni cihazlara" sunacak ve güncellemenin diğer cihazlara nasıl yapılacağına karar vermek için akıllı modeller kullanacak. Windows 11'in tüm uygun cihazlara dağıtımının tamamlanması için hedef 2022 yılının ortaları.

Açıklamada, "Yükseltme daha sonra donanım uygunluğunu, güvenilirlik ölçümlerini, cihazın yaşını ve yükseltme deneyimini etkileyen diğer faktörleri dikkate alan akıllı modellere dayalı olarak zaman içinde pazardaki cihazlara sunulacaktır. Tüm uygun cihazlara 2022'nin ortalarına kadar ücretsiz Windows 11 yükseltmesinin sunulmasını bekliyoruz" deniyor.

Beklendiği gibi Microsoft, Windows 11'i uygun mevcut Windows 10 kullanıcılarına ücretsiz bir yükseltme olarak sunacak. Güncelleme 5 Ekim'de yayınlanmaya başlayacak ve kullanıcılar, Windows 11 güncellemesini indirmek için Ayarlar > Güncelleme ve Güvenlik > Windows Update'e gidip 'Güncellemeyi Kontrol Et'e tıklayabilir. Ayrıca Microsoft, cihazınızın Windows 11 güncellemesini indirmek ve yüklemek için minimum gereksinimleri karşılayıp karşılamadığını kontrol edebilmeniz için "Bilgisayar Sistem Durumu Denetimi" (PC Health Check) uygulamasını yeniden yayımladı. Windows 11'i desteklenmeyen donanıma almanın bir yolu bulunsa da, Microsoft'un Windows güncellemelerini desteklenmeyen cihazlara göndermeyeceği bildiriliyor.

Son olarak blog yazısı, yakın gelecekte piyasaya çıkacak olan yeni Windows 11 uyumlu dizüstü bilgisayarları da listeliyor. Bunların arasında Acer Swift X, Asus Zenbook Flip 13, Dell Alienware's X ve daha fazlası bulunuyor.



Mars'a gidiş için en iyi zaman...

İnsanlık, Mars'ı şahsen ziyaret etme fikri konusunda son derece ısrarcı. Ancak oraya ulaşmak için uzun süreli uzay uçuşları sırasında tehlikeli radyasyon sorunu ile başa çıkmamız gerekiyor. Bilim insanları, Kızıl Gezegene bir yolculukta beyin hasarı, gastrointestinal sorunlar ve kanser hakkında endişelerini dile getiriyorlar. Ama sonuç olarak, tüm bunlar kulağa oldukça kötü gelse de, bu yolculuğu gerçekleştirmek imkansız değil.

Yeni bir çalışmada bu sorunlarla başa çıkmak için bazı öneriler veriliyor ve seyahat için stratejik olarak en iyi zamanı seçmek bu çözümün önemli bir kısmı gibi görünüyor.

Space Weather dergisinde bu ay yayınlanan makale, "Bu çalışma, uzay radyasyonunun katı sınırlamalar getirmesine ve Mars'a insan görevi için teknolojik zorluklar ortaya koymasına rağmen, böyle bir görevin hala uygulanabilir olduğunu gösteriyor" diyor ve Mars'a seyahat etmek için en uygun zamana işaret eden simülasyonları kapsıyor.

Makale, iki ana tehlikeli parçacık radyasyonu türünü belirtiyor: Güneş'imizden gelen güneş enerjili parçacıklar (SEP) ve güneş sisteminin dışından gelen galaktik kozmik ışınlar (GCR). Araştırmacılar, güneş maksimumu olarak bilinen bir zamanın – yani güneşimizin en yüksek aktivite seviyesinde olduğu zamanı – insanların Mars'a gitmesi için ideal bir zaman olduğuna işaret ediyor.

UCLA Çarşamba günü yaptığı açıklamada "Bilim insanlarının hesaplamaları, Mars'a bağlı bir uzay aracını güneşten gelen enerjik parçacıklardan korumanın mümkün olacağını gösteriyor, çünkü güneş maksimumu sırasında uzak galaksilerden gelen en tehlikeli ve enerjik parçacıklar, artan güneş aktivitesi tarafından saptırılıyor" dedi.

Uzay aracı tasarımcılarının astronotları SEP'ten korumaya odaklanması gerekecek, ancak güneş maksimumu sırasında GCR'nin verebileceği zararın etkisi azalmış olacaktır. Ekip ayrıca, Mars gidiş-dönüş yolculuğunu dört yıldan daha kısa bir sürede tutmayı tavsiye ediyor, ancak çalışma, bunun yeni koruyucu materyallerin geliştirilmesine bağlı olarak değişebileceğini kabul ediyor.

Mars'a seyahat süresi değişebilir ancak 2030'ların ortalarında ve 2050'de, güneş maksimumu ile daha kısa Mars yolculuğu dönemlerinin çakışacağı birkaç önemli zaman var. Bu özel anlar, Mars'a yapılacak seyahatlerin planlanması için büyük önem taşıyor.



Instagram'da yeni mecburiyet

Instagram, uygulamayı kullanan gençleri korumak amacıyla gerçekleştirdiği yeni bir politika değişikliği kapsamında, kullanıcıların doğum günlerini paylaşmalarını zorunlu tutacak. Aslında bu zorunluluk 2019'dan beri var, fakat daha önceki dönemde üye olmuş olan kullanıcıların bu bilgiyi girmemiş olmaları mümkün. Ancak, önümüzdeki birkaç hafta içinde Instagram daha önceden doğum tarihini paylaşmamış olan kullanıcılara bir uyarı görüntüleyerek ve doğum tarihini girmelerini isteyecek.  

Kullanıcıları doğum tarihlerini girmeye zorlamak için öncelikle uyarı pencereleri kullanılacak. Buna ek olarak, bazı Instagram içerikleri "hassas içerik" olarak etiketlenerek üstü kapatılacak. Kullanıcı bu içeriği görmek isterse, doğum tarihini girmek zorunda olacak.

Firma, yapay zekâdan yararlanarak kullanıcının sahte bir doğum tarihi girmesinin önüne geçileceğini, buna ek olarak bazı kullanıcılardan yaşlarını "doğrulmalarını" isteyeceğini duyurdu. Kullanıcının girdiği doğum tarihi yapay zekâ filtresinden geçerken ters görünen bir durum fark edildiğinde, bu doğrulama süreci başlatılacak. Instagram bu teknolojinin şu anda geliştirilme aşamasında olduğunu ve son haline geldiğinde daha fazla bilgi verileceğini açıkladı.

Instagram'daki bu değişikliklerin amacı en genç kullanıcıları için güvenlik ve gizlilik özelliklerini güçlendirmek. Şirket ayrıca çocukların hesaplarını varsayılan olarak gizli hale getireceğini ve reklamverenlerin bu kullanıcıları hedefleme imkanını sınırlayacağını da daha önce açıklamıştı. Ayrıca yakın zamanda yetişkin yabancıların gençlere mesaj göndermesini önleme özelliğini de tanıtmıştı.



Bir Google Haritalar mucizesi daha

2012 yılında Google, 1 Nisan şakası olarak Google Haritalar'ın 8 bitlik sürümünü "yayınlamıştı." Tamamen 1 Nisan için özel olarak hazırlanan bu mini "şaka", bugün ise gerçeğe dönüşmüş durumda. Bir YouTuber, Google Haritalar'ın 8 bitlik sürümünü kodlamış ve bunu NES'e uyarlamayı başarmış.

YouTuber, sadece Google Maps'i NES'e uyarlamakla kalmamış, bir de bunu "adeta" pazarlanabilecek şekilde başarılı bir sunumla pekiştirmiş. Tıpkı The Legend of Zelda oynar gibi NES'e yerleştirilen bir kaset görünümünde hazırlana Google Maps kasetini NES'e takıyorsunuz ve ta da! Karşınızda Google Haritaları'ın 8-bitlik "oynanabilir" sürümü.

I made Google Maps 8-bit for NES because Google wouldn'tI made Google Maps 8-bit for NES because Google wouldn'tIn 2012 Google promised a NES version of Google Maps, but never released a physical cartridge. Can I build it for real??? LINKS Original "Google Maps 8-bit for NES" video TheRasteri's videos: DOOM on NES! NES DOOM - Cartridge Build Guide Creating “The Legend of Zelda” map tiles from Bing Maps aerial imagery MUSIC Tech Noir by INTRNLCMD - Creative Commons Attribution-ShareAlike 3.0 Midnight by paradox (c) copyright 2007 Licensed under a Creative Commons Attribution license. reNovation by airtone (c) copyright 2019 Licensed under a Creative Commons Attribution (3.0) license. black licorice by morgantj (c) copyright 2010 Licensed under a Creative Commons Sampling Plus license. ChipStep by Shane Ivers Severe Tire Damage by Kevin MacLeod Link: License: Adventure Meme by Kevin MacLeod Link: License: SOUNDS 10 famous pokemon sound effects - Explosion - We're doomed -

NES kontrolleri ile 8 bitlik görünen harita üzerinde dolaşabiliyorsunuz, ancak elbette kareli hatlardan dolayı kıtaların şekillerini birbirinden belli belirsiz ayırt edebiliyorsunuz. Çok fazla ayrıntı yok, ancak nostalji severler bu olaydan büyük tat alacaklardır. Hemen yukarıdaki videoda NES'e uyarlanan 8 bitlik Google Maps sürümünü görebilirsiniz.




Yaz Anıları TCL ile ölümsüzleşiyor

Yaz tatillerindeki en büyük trend deniz kenarlarına gitmek, kumda ayak izleri bırakmak ve güçlü güneş ışığının parladığı mavi gökyüzünü deneyimlemek. TCL 20L+, entegre TÜV Rheinland sertifikalı Dairesel Polarizasyon Ekran teknolojisi sayesinde güneş gözlüğü takarken ekranın doğal renklerde mükemmel şekilde görülmesini sağlıyor ve aynı zamanda göz yorgunluğunu azaltmak için çeşitli göz bakım modlarını da içeren TÜV Rheinland Düşük Mavi Işık sertifikalı göz dostu özellikleri de destekliyor.
 
TCL'in gelişmiş ekran ve kamera görsel teknolojisi NXTVISION, hayatın anlarını daha gerçek renk, netlik ve kontrastta yakalıyor ve TCL 20 Serisi akıllı telefonların tamamında görüntülerin canlı tonlarını gösterme imkanı sunuluyor. Tüm cihazlarda, SDR'den HDR'ye gerçek zamanlı dönüştürme aracı bulunuyor.
 
Bağımsız üçüncü taraf test laboratuvarı DXOMARK, kısa süre önce TCL 20 Pro 5G'yi test etti ve 89 ekran derecelendirmesi verdi. Laboratuvar ayrıca NXTVISION'daki gelişmelerin güç verdiği üst segmentteki en iyi kamera seçeneklerinden biri olduğunu belirtti. TCL 20 Pro 5G, bu özelliğiyle bazıları iki kat daha pahalı olan en iyi mobil rakiplerle yarışıyor.
 
TCL 20 Serisi, Google™ tarafından Android Enterprise Recommended cihazlar olarak onaylanmış bulunuyor. Bu sertifika, kurumlara ve bireylere TCL cihazlarının düzenli bir şekilde zamanında sunulacak Android güvenlik yamaları ve garanti verilen büyük güncellemeler aracılığıyla Google'ın sıkı kurumsal gereksinimlerini karşıladığını güvence altına alıyor.
         
MAKRO FOTOĞRAFÇILIK İÇİN NXTVISION KAMERA
Ağır ilerleyen sıcak yaz günlerinde rahatlamak isteyen kullanıcılar tüm TCL 20 Serisi'nin sunduğu Süper Makro çekim modunun ayrıntılarını kullanabiliyor. Her cihaz, özneye yaklaşma ve makro profesyonel kalitede mikro anları yakalama imkanı sunuyor.
 
TCL 20 Pro 5G, 3D arka cama mükemmel şekilde uyum sağlayan dikey bir kamera düzenini entegre ediyor. Profesyonel kalitede Sony IMX 582 sensörlere sahip 48 MP ultra yüksek çözünürlüklü kamera her zaman canlı ve net çekimler üretiyor ve Optik Görüntü Sabitleme (OIS) özelliğinin dahil edilmesi, gündüz veya gece net görüntüler sağlayarak fotoğrafçılık deneyimine profesyonel bir görünüm kazandırıyor.
 
TCL 20 Pro 5G'nin dörtlü kamera tasarımı, yaz mevsiminin mükemmel fotoğraflarını çekmek için birlikte çalışıyor. 48MP yüksek çözünürlüklü kameraya ek olarak ufukta güneşin batışını yakalamak için telefonun 123 derecelik süper geniş açılı kamerası kullanılabiliyor. Süper Gece modu sayesinde de geceleri daha iyi fotoğraflar çekilebiliyor.
 
Bütçesi kısıtlı fotoğrafçılar için ideal olan TCL 20L+, optimum netlik ve renk üretimi sağlayan 64 MP dörtlü kameraya sahip. Ayrıca Arkadan Aydınlatmalı Selfie ve Süper Gece modu ile kullanıcılar kendilerini ve arkadaşlarını mümkün olan en iyi ışıkta öne çıkartabiliyor.
 
TCL 20 SE, 16MP Dörtlü Kamerasıyla tüm anları yakalıyor. İnce ayrıntıları da yakalamanın yanında kullanıcıların geniş açı, makro ve derinlik kamerası sayesinde daha uzağı, daha geniş ve daha net görmesini sağlıyor. AI destekli dört kamera fotoğrafı çekilecek nesneleri otomatik olarak algılamak ve daha güzel çekimler için arka planı ayarlamak üzere tasarlanmış portre ve gökyüzü geliştirme özellikleri sunuyor.
 
ULTRA HIZLI 5G YETENEKLERİ
Yaz aylarında kullanıcılar keyfine bakarken hızlı, sorunsuz ve güçlü bir bağlantının tadını çıkartabiliyor. TCL 20 Pro 5G Qualcomm® SnapdragonTM 750G 5G sekiz çekirdekli yonga setinin yanı sıra her yerde ve tüm gün kullanım için büyük bir 4500mAh batarya ile birlikte geliyor.
 
TCL 20 SE, ve TCL 20L+ 5000 mAh batarya ile geliyor, uzun ömürlü güç sağlıyor, 17 saate kadar kesintisiz video oynatma, 154 saat müzik veya 20 saat 4.5G internette gezinme imkanı sunuyor. Tek bir şarjla1 iki haftaya kadar bekleme süresi için yeterli gücü kolaylıkla sağlayan bu batarya, OTG Ters Şarj özelliğiyle akıllı telefonu bir mobil şarj ünitesi haline getirerek diğer cihazları zahmetsizce şarj edebiliyor.
 
YAZ SESLERİNİ DİNLERKEN SÜRÜKLEYİCİ DENEYİM
TCL'in MOVEAUDIO S600 Gerçek Kablosuz Kulaklıkları, havuz başında uzanırken veya bir akşam buluşması düzenlenirken en sevilen müzikleri dinlemek, en gürültülü yerlerde bile net bir şekilde duymak veya iletişim kurmak gerektiğinde tüm beklentileri karşılayabiliyor.
 
Bu kompakt kulaklıklar, kullanıcıların gerçek özgürlüğü deneyimlemelerini ve özgürce hareket etmelerini sağlamaya devam ediyor. Güçlü bir bas tepkisi ve hassas ses sunan TCL MOVEAUDIO S600, ANC'yi etkinleştirmek için her kulaklıkta bulunan dokunmatik kontrollerle ses kalitesini en yükseğe çıkartıyor. Bu kontroller müzik, telefon görüşmelerini, çalma listesi yönetimini ve hatta Google Voice Assistant ile konuşmayı mümkün kılıyor. Tek bir şarjla 8 saate kadar müzik çalma ve şarj kutusunu kullanırken 32 saatlik pil ömrü ile en sevilen tüm müziklerin keyfi çıkarılabiliyor.
 
TCL MOVEAUDIO S600 ile TCL 20 Pro 5G birbirlerine harika bir eşlik edebiliyor. Her iki cihaz arasındaki renk kombinasyonu harika bir uyumluluk sağlıyor!
 
ANI YAKALARKEN İNTERAKTİF DENEYİM
TCL'in Çoklu ekran işbirliği2 sayesinde tatil fotoğrafları ve videolar kullanıcının tableti, PC'si veya televizyonu ile kolayca paylaşılıyor. Pano metnini kopyalama ve yapıştırmanın yanı sıra cihazlar arası bildirimler ile çoklu ekran yönetimi yapılabiliyor ve kolay dosya paylaşımı için en son tatil anıları tablete sürükleyip bırakılabiliyor. Böylece kullanıcıların çalışma, izleme ve oynama şekli de değişiyor.
 
Multi-Screen Collaboration Çoklu Ekran ile Birlikte Çalışma özelliği, birçok ürün yelpazesinde destekleniyor ve ilk aşamada kablosuz bir yazılım güncellemesi aracılığıyla TCL 20 Pro 5G akıllı telefonlara geliyor.



Hızlı trenlere "Japon işi" yenilik

Central Japan Railway Company isimli şirket, ticari müşterilerine daha iyi hizmet verebilmek amacıyla ünlü hızlı trenleri için özel video konferans vagonları inşa ettiğini açıkladı.

Hızlı trenlerde halihazırda Wi-Fi zaten mevcut olsa da, yeni "S-Work" adı verilen vagonlarda müşterilerin daha fazla memnun kalacağı yönde 2 kat daha yüksek bağlantı hızları sunulabilecek. Böylece seyahat esnasında video konferans yapmak isteyen ticari müşterilerinin daha fazla memnuniyet sahibi olabilmesini amaçlayan Japon şirket, ayrıca müşterilerinin daha konforlu bir yolculuk yapabilmesi için başka eklemelerde de bunulacak.

Koltuklarına yeni eklemelerde de bulunacak olan şirket, kabinleri daha fazla elektrik prizleriyle donatacak, ek fare, gizlilik ekranları ve dizüstü bilgisayar yastıkları gibi ekstraları da ekleyecek.

Firma, yeni vagonlara yer açmak için geçtiğimiz yıl ülke çapında trenlerde uygulanmaya başlayan sigara içme yasağının yürürlüğe girmesiyle, artık hizmet vermeyen sigara içilen vagonlarını emekliye ayıracak. Bunları, "mahremiyet bölmeleri" ile değiştirecek olan mühendisler, böylece yolcuların 300 km/s hızla seyahatleri esnasında hem rahatsız edilmelerini sağlayacak hem de yüksek internet bağlantısı sayesinde yolculuk esnasında kesintisiz video konferans yapmanın da önünü açacak.



Kapalıçarşı serüveni siteye taşındı

Red Bull'un "Grand Maze" olarak adlandırılan video projesi için İstanbul'a gelen parkur sporcusu Dominic Di Tommaso ve Türkiye'nin uluslararası arenada başarıya ulaşan ilk kadın parkur sporcusu Hazal Nehir'in Kapalıçarşı serüveni interaktif siteye taşındı. İki Red Bull sporcusundan birini seçerek başlayan eşsiz deneyimde sporcuların hangi hareketlerle hangi yöne gideceğini kullanıcılar belirliyor. RedBull.com/grandmaze adresindeki heyecanda kullanıcıları keyifli bir parkur serüveni bekliyor.

Parkur dendiğinde akla ilk gelen kişilerden biri olan Red Bull sporcusu Dominic Di Tommaso, tarihi şehirleri kimsenin görmediği açılardan keşfettiği dünya turundaki İstanbul ziyareti interaktif platforma taşındı. Red Bull sporcusu Hazal Nehir ile Kapalıçarşı'da unutulmaz bir maceraya imza atan Dominic Di Tommaso, Kapalıçarşı'nın labirent gibi tasarlanmış 64 sokağı, 22 kapısı ve 3.600'e yakın dükkanının arasında çizdiği rotayı kullanıcılar belirleyecek.

Sporcuların bir sonraki adımını siz belirleyin!

Red Bull'un "Grand Maze" video projesi kapsamında hayata geçirilen interaktif siteyle Kapalıçarşı'yı Hazal Nehir ve Dominic di Tomasso'nun gözünden keşfetmek mümkün oluyor. Siteye giren kullanıcılar, dünyaca ünlü sporcu Dominic'in ve Hazal Nehir'in bir sonraki adımını seçip, Kapalıçarşı'yı onlarla keşfedebiliyor. RedBull.com/grandmaze adresindeki interaktif deneyim, kullanıcılara Kapalıçarşı'da heyecanlı bir parkur serüveni yaşatıyor.



Apple'dan sürpriz uygulama

Apple, klasik müzik akış hizmet Primephonic'i satın aldıktan sonra müzik akışı seçeneklerini genişletmeye odaklandı. Şirket, gelecek yıl Primephonic'in kullanıcı arayüzünü Apple Music'in bazı özellikleriyle birleştirecek özel bir klasik müzik uygulaması yayınlamayı hedefliyor.

Primephonic, web sitesinde yayınladığı bir mesajda, "Sadece klasik müzik sunan bir akış hizmeti girişimi olarak, küresel klasik müzik dinleyicilerin çoğuna, özellikle diğer birçok müzik türünü de dinleyenlere ulaşamıyoruz. Amacımıza ulaşmak için tüm müzik türlerini kapsayan ve aynı zamanda klasik müziğe olan sevgimizi paylaşan lider bir yayın hizmetiyle ortak olmamız gerekiyordu" dedi.  

Primephonic yeni kullanıcı almayı durdurdu ve 7 Eylül'de kapanacağını açıkladı. Aboneler, orantılı bir geri ödeme ve altı aylık ücretsiz Apple Music erişimi alacak. Apple yeni uygulamasını hazırlarken yüz binlerce klasik albümü dinleme imkanları olacak. Apple, tüm bu albümlerin kayıpsız ve yüksek çözünürlüklü ses formatında olduğunu söylüyor. Dahası, yüzlercesinde de uzamsal ses desteği bulunuyor.

 

Apple, anlaşmanın ardından Apple Music abonelerine Primephonic çalma listeleri ve özel ses içeriği de dahil olmak üzere "önemli ölçüde geliştirilmiş klasik müzik deneyimi" sunacağını açıkladı. Önümüzdeki aylarda, klasik müzik hayranlarına gelişmiş tarama ve arama işlevleri sunmak için Primephonic'in yeteneklerinden yararlanmayı planlıyor. Kullanıcılar besteci ve repertuarına göre eserler arayabilecek ve "klasik müzik meta verilerinin ayrıntılı görüntülerine" ulaşabilecekler.  

Apple Music ve Beats başkan yardımcısı Oliver Schusser, "Klasik müziği seviyoruz ve ona derin bir saygı duyuyoruz. Primephonic klasik müzik tutkunlarının favorisi haline gelmişti" dedi. "Beraberce, Apple Music'e harika yeni özellikler getirecek ve yakın gelecekte gerçekten Dünya'nın en iyisi olacak özel bir klasik deneyim sunacağız."



Google, Netflix'e kıyak mı geçiyor?

Google, Android uygulama geliştiricilerine eşit muamele yapmadığı için suçlanıyor. The Verge'in haberine göre, Google'a karşı yeni bir tüketici davası açılmak üzere. İddiaya göre Google, akış devinin "hoşnutsuzluğunu" bastırmak için Netflix'in Play Store gelirinden "önemli ölçüde azaltılmış" bir kesinti yapmayı teklif etti. Netflix, Spotify ve Tinder, Play Store'un dahili faturalandırma sistemini kullanma gereksinimini aşmaya çalışıyor. Bu gibi tekliflerin amacının Netflix'in Google'ın ödeme platformunu kullanmasını sağlamak ve hoşnutsuzluğu ortadan kaldırmak olduğu söyleniyor.

Davada ayrıca Google'ın gelir payını keyfi olarak değiştirdiği de iddia ediliyor. Şirket, Play Store satın alımlarında genellikle yüzde 30'luk bir kesinti yapıyor, ancak özel durumlarda komisyonu yüzde 6'ya kadar çekebiliyor. Google bu konuda yaptığı açıklamada bütün geliştiricilere eşit bir şekilde davrandığını, ancak "kaynakları geliştirmek ve yatırım yapmak" söz konusu olduğunda bazı işlemler yapabildiğini söyledi.  

Ancak, eğer iddialar doğru çıkarsa bu, Google'ın Netflix'e diğer uygulama geliştiricileri gibi davranmadığı kanıtlamış olacak. Bu arada, Google bu alanda tek değil. Apple'ın da Netflix'e benzer bir teklifte bulunduğu konuşuluyor.



iPhone 13'e "uydu" desteği

Son dönemde iPhone'lara yöenlik çok söylenti duyduk. iPhone 13 sızıntıları bir yana iPhone 14'te kullanılabilecek yeni patent örnekleri havada uçuşurken, şimdi bir başka söylenti de yine iPhone 13'te kullanılabilecek "yerleşik uygu iletişimi" oldu.

İddiaya göre iPhone 13 serisi, arama ve internete erişmek için uydu iletişimi kullanabilecek. Eğer bu gerçekleşirse iPhone 13 ile yalnızca 4G ve 5G mobil ağlar üzerinden değil, aynı zamanda uydu iletişimi üzerinden de iletişim sağlanabilecek.

Bunu sağlayan chip ise Qualcomm X60'tan başkası değil. Buna göre iPhone 13'lerde Qualcomm X60 modem ile beraber uydu iletimi yer alabilir. Fakat elbette bu da şu an için sadece bir söylentiden ibaret. Ne olup biteceğini, eylül ayında Apple'ın yapacağı tanımda göreceğiz.



TECNO CAMON 16 satışa çıktı

Haziran ayında Türkiye'de üretime başlayan dünyanın önde gelen akıllı telefon markalarından TECNO Mobile, fotoğraf performansıyla öncü olan ödüllü CAMON serisinin üyesi CAMON 16'nın yerli üretim ilk modellerini satışa sunduğunu açıkladı.

Üstün kamera işlevleri sayesinde dünyanın en prestijli tüketici elektroniği etkinliği olan IFA'da "Kamera Teknolojisi İnovasyonu Akıllı Telefon Altın Ödülü"nü alan CAMON serisinin üyesi olan CAMON 16'nın ilk yerli üretim telefonları ülkemizdeki tüketicilerin beğenisine sunuluyor. Ultra keskin ön ve arka kamerasıyla dikkat çeken CAMON 16'ya KDV dahil 3499 TL'den; başta Teknosa ve Vatan mağazaları ve online satış platformları olmak üzere çok sayıda e-ticaret sitesinden ulaşılabiliyor.

Sahip olduğu global AR-GE gücü ve tasarım ile ileri düzey kamera teknolojisi konusundaki iddiasını her zaman geliştirdiği ürünlerle ortaya koyan TECNO Mobile, bunu yaparken faaliyette bulunduğu ülkelerdeki tüketicilerin beklentilerini de dikkate alıyor. Yerli üretim CAMON 16 da bu vizyonun bir parçası olarak Türk tüketicilerinin fiyat ve kalite beklentilerini karşılayacak özellikleriyle dikkat çekiyor. TECNO Mobile ayrıca, amiral gemisi olarak nitelendirdiği kamera ve tasarım özellikleriyle dikkat çekecek yeni modeli PHANTOM X'i de Eylül ayı içinde ülkemizde piyasa sunmaya hazırlanıyor. 

Dünyadaki büyümesini de sürdüren şirket, IDC'ye göre satış hacmini yüzde 45 artırarak 25 milyon adedi aştı ve gelirini 2020'de yıllık yüzde 38 artışla 2,3 milyar doların üzerine çıkardı. TECNO kısa bir süre önce ise yeni marka elçisi olarak ünlü aktör Chris Evans ile ortaklığını duyurmuştu. Markanın liderlik konusundaki kararlılığının yüzü olan Evans, TECNO'nun "Engel Tanıma" marka sloganını ve mükemmellik arayışını da somutlaştırıyor.

CAMON 16, 48MP Dörtlü Arka Kamera, Ultra Gece Lensi, 128GB+6GB geniş hafıza ve 18W flaş şarjı desteği gibi özellikleriyle dikkat çekiyor.

CAMON 16 özellikleri:

Uzunluk: 170,9 mm Genişlik: 77,2 mm Kalınlık: 9,2 mm Ön Kamera: 16MP Çift Flaşlı Ön Kamera Beşli Flaşa Sahip 48 MP Dörtlü Arka Kamera İşlemci: MediaTek Helio G70 Sekiz Çekirdek 2.0GHz Ekran: 6,8 inç HD Hafıza: 128 GB RAM: 6 GB Batarya: 5000 mAh İşletim sistemi: Android 11 Çift SIM Kart Desteği

12 yaşında NFT zengini oldu!

Genç bir programcı, bir NFT koleksiyonuyla altın madeni keşfetmiş gibi görünüyor. Londra'da yaşayan 12 yaşındaki Benyamin Ahmed internet üzerinden NFT olarak sattığı dijital balina koleksiyonu ile büyük ilgi görüyor. CNBC'nin haberine göre Ahmed, geçen ay piyasaya sürdüğü koleksiyon sayesinde şimdiden 400.000 doların üzerinde para kazandı.  

Genç girişimci, bir web geliştiricisi olan babası Imran'dan ilham alarak 5 yaşında kodlamayı öğrenmeye başladı. Bu yılın başlarında, Benyamin, videolardan sanat eserlerine ve tweet'lere kadar her şeyi internet üzerinden satmaya imkan veren NFT'lerle ilgilenmeye başladı.

NFT Nedir?

NFT, dijital bir varlığın benzersiz olduğunu ve bu nedenle birbirinin yerine geçemeyeceğini onaylayan, blok zinciri adı verilen bir dijital defterde depolanan veri birimi. Aynen kripto para gibi dijital bir kayıt defterinde tutulurlar ve neyin sahibinin kim olduğunu gösterirler.

Ahmed bu yaz ilk NFT koleksiyonunu satışa çıkardı. İçinde Minecraft Yee Haa adını verdiği ve kendi programladığı 40 avatar bulunuyordu. Koleksiyon fazla iş yapmadı. Ancak Haziran ayında Weird Whales adını verdiği ve farklı özellikler içeren 3.350 balinadan oluşan bir koleksiyon hazırladı. Koleksiyon temmuz başında piyasaya sürüldü ve dokuz saat içinde satıldı. Ahmed bu satıştan 80 ether kazandı. Güncel değeri ile bu miktar, 255.000 dolardan fazlaya denk geliyor. İkincil satışlardan aldığı yüzde 2,5 komisyon sayesinde servetine 30 ether daha ekledi. Şu anda 350.000 dolardan fazlasına sahip ve çok yakında bu miktar 400.000 dolara çıkacak. 

Şu anda Twitter'da 10.000'den fazla takipçisi olan Ahmed, geleneksel bir banka hesabına değil, yalnızca bir kripto para cüzdanına sahip olduğunu söyledi ve şunları ekledi: "Ether'lerimi tutmak istiyorum, paraya çevirmeyeceğim. Gelecekte belki de herkesin bir banka hesabına ihtiyacı olmayacak ve her şeyi bir ether adresi ve bir dijital cüzdanla halledebileceğiz."



Samsung, OLED tahtını kaybetti

Samsung uzun yıllar boyunca, OLED ekranlı akıllı telefonlarda liderliğini sürdürdü. Bu liderlik, Apple, iPhone 12 serisi (dört model) ile OLED ekranlara yönelene kadar sorunsuz bir şekilde devam etti. Ancak, yeni bir serinin yakında piyasaya sürülmesine rağmen, iPhone 12 serisine olan talep sayesinde, Cupertinolu firma, 2021'de Güney Koreli rakibini en büyük OLED akıllı telefon satıcısı olarak geride bırakmaya hazırlanıyor.

Pazar araştırma şirketi Display Supply Chain Consultants'a (DSCC) göre Apple, bu yıl %28'lik bir pazar payıyla 176 milyon adet OLED akıllı telefon satacak.

Samsung ise 145 milyon adet ve %23 pazar payı ile ikinci sıraya düşecek. Ve yaklaşık on yıldır en çok satan OLED akıllı telefonlara sahip olan Samsung, ilk kez OLED akıllı telefon sevkiyatında zirveyi kaptırmış olacak.

Toplamda, 2021 için OLED akıllı telefon sevkiyatının miktarının yaklaşık 630 milyon olduğu tahmin ediliyor.

DSCC raporu, Samsung'un birincilik konumunu kaybetmesini iPhone 12 serisinin popülerliğine atfetti ve bu da Samsung'un Galaxy S21 serisinin beklediği kadar iyi performans göstermediği gerçeğiyle örtüşüyor.

Samsung'un akıllı telefon işini değerlendirmek ve gerekirse herhangi bir değişiklik yapmak için şirket içi özel bir inceleme aşamasına başladığı söyleniyor.

Apple'ın yanı sıra, diğer Çinli markalar da pazarda agresif girişimlerde bulundu. Xiaomi ve Oppo, rekabetçi fiyatlı teklifleriyle pazarda kayda değer ilerlemeler kaydetti. Xiaomi'nin %13 pazar payı ile 82 milyon adet OLED akıllı telefon satması beklenirken, Oppo 69 milyon adet sevkiyat yapacak ve %11 pazar payına sahip olacak. Oppo ve OnePlus gibi markaların OLED panellerini Samsung'dan aldığını da unutmamakta fayda var.

Samsung için endişe verici olan DSCC raporu, Apple'ın önümüzdeki yıl da liderliğini sürdüreceğine inanıyor. Tahminler, Apple'ın 2022'de 226 milyon adet olacağı yönünde.



Apple Watch 7'den "büyük" yenilik

Apple, Apple Watch 7 ile büyük bir değişikliğe imza atmaya hazırlanıyor olabilir. Bloomberg'den Mark Gurman, 7 serisinin 41mm ve 45mm boyutlarında geleceğini ve buna göre ekranlarının da şimdiye göre daha büyük olacağını söylüyor.

Twitter ve Weibo'daki daha önceki sızıntılar da yeni Apple saatlerin daha büyük kasalara sahip olacağına işaret ediyordu, ancak çok fazla ayrıntı yoktu. Gurman, Jon Prosser ve 91mobiles, 7 serisinin daha düz kenarlar, daha düz ekranlar, daha ince çerçeveler ve daha fazla renk seçeneğine sahip olacağını iddia ediyor. Teknoloji olarak da daha hızlı bir işlemci ve gelişmiş ultra geniş bant teknolojisi de sunabilirler.  

Apple, yeni saatlerini geleneksel olarak Eylül ayında iPhone'larla birlikte tanıtıyor. Bu nedenle, bu söylentilerin doğru olup olmadığını öğrenmek için uzun süre beklemeniz gerekmeyebilir.



30 Ağustos 2021 Pazartesi

4 bacaklı, karada yaşayan balina!

Modern balinaların ataları, karada yeterince yaşadıklarına karar vererek denize dönen "geyik benzeri" hayvanlardı. 10 milyon yılı aşkın bir süre içerisinde bugün bildiğimiz bacaksız devlere dönüşürken geçirdikleri evrim sırasında balina vücudu pek çok farklılık geçirdi ve yeni bir makalede, bu dönüşüm içerisindeki yeni bir evre daha açıklandı.

Mısır'ın çakal başlı ölüm tanrısına ithafen adlandırılan Phiomicetus anubis, yaklaşık üç metre uzunluğunda ve 600 kilogram ağırlığındaydı. Muhtemelen besin zincirinin en üzerinde yer alıyordu.

Proceedings of the Royal Society B dergisinde yayınlanan makale, Mısır'ın Batı Çölü'nden alınan kısmi bir iskeletten P. anubis'in bir görüntüsünü oluşturuyor. Yaklaşık 43 milyon yıl önce yaşadığı için bulunması zaman aldı ancak şimdi araştırmacıların radarında ve oldukça dikkat çekiyor.

Araştırmanın yazarı Abdullah Gohar, "Phiomicetus anubis kısmi bir iskelete dayanıyor ve bunun Afrika'dan bilinen en bazal (ilkel) protocetid balina olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca, bu Phiomicetus, protocetid balinaların anatomilerinde ve beslenme davranışlarında daha önce düşünülenden daha fazla çeşitlendiğini ve av öğelerinin normal protocetid durumundan daha verimli ağızdan işlenmesi için bir kapasite gösterdiğini ve böylece güçlü bir 'raptorial' (raptor benzeri) beslenme tarzına imkan tanıdığını gösteriyor" diyor.

Gohar ayrıca, "Phiomicetus, yaşadığı toplulukta muhtemelen en büyük yırtıcıydı, belki de bugünün katil balinaları gibiydi" notunu da düşüyor.

Teoriye göre, balinaların toynaklı ataları su kenarı boyunca yiyecek aramaya başladıkları için suya yakın hale geldi. Su yakınlarında yaşarken, tehlikeye düştüklerinde sığlıklarda saklanabiliyorlardı ve suda daha fazla zaman geçirdikçe vücutları değişmeye başladı.

Yeni bir ekolojik niş arayışı, sonunda bacaklarının kaybolduğu ve kollarının deniz memelilerinin bugün çok ünlü olduğu paletlere dönüştüğü bir dizi değişime yol açtı. P anubis için, su yaşamına yönelik bazı değişimler, çok daha nüanslı olsalar da, gerçekleşmeye başlamıştı.

Gohar'ın açıklamasına göre "Daha önceki balinalarla karşılaştırıldığında, daha uzun bir temporal fossaya, daha büyük üçüncü alt kesici dişe ve çeneler arasında daha uzun eklem alanına sahip. Bu değişimler, akrabalarından daha başarılı bir avcı olan bir hayvan olduğunu öneriyor."

Bu heyecan verici keşif, Gohar ve meslektaşları için yeni kapılar açarak, Mısır'ın paleontolojik geçmişinde keşfedilmeyi bekleyen daha erken yarı suda yaşayan balinaların olabileceği olasılığını artırarak, erken balina evriminin yeniden değerlendirilmesini teşvik ediyor.

Gohar sözlerini "Phiomicetus, yalnızca erken balina ara formları hakkındaki bilgimizi arttırmakla kalmıyor, aynı zamanda içinde yaşadığı antik ekosistemler hakkında yeni sorular ortaya çıkarıyor ve yeni araştırma vizyonumuzu, balinaların kökeni ve Mısır'daki eski balinaların bir arada yaşaması gibi büyük sorulara yanıt bulmaya yöneltiyor" diyerek bitiriyor...



4 bacaklı, karada yaşayan balina!

Modern balinaların ataları, karada yeterince yaşadıklarına karar vererek denize dönen "geyik benzeri" hayvanlardı. 10 milyon yılı aşkın bir süre içerisinde bugün bildiğimiz bacaksız devlere dönüşürken geçirdikleri evrim sırasında balina vücudu pek çok farklılık geçirdi ve yeni bir makalede, bu dönüşüm içerisindeki yeni bir evre daha açıklandı.

Mısır'ın çakal başlı ölüm tanrısına ithafen adlandırılan Phiomicetus anubis, yaklaşık üç metre uzunluğunda ve 600 kilogram ağırlığındaydı. Muhtemelen besin zincirinin en üzerinde yer alıyordu.

Proceedings of the Royal Society B dergisinde yayınlanan makale, Mısır'ın Batı Çölü'nden alınan kısmi bir iskeletten P. anubis'in bir görüntüsünü oluşturuyor. Yaklaşık 43 milyon yıl önce yaşadığı için bulunması zaman aldı ancak şimdi araştırmacıların radarında ve oldukça dikkat çekiyor.

Araştırmanın yazarı Abdullah Gohar, "Phiomicetus anubis kısmi bir iskelete dayanıyor ve bunun Afrika'dan bilinen en bazal (ilkel) protocetid balina olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca, bu Phiomicetus, protocetid balinaların anatomilerinde ve beslenme davranışlarında daha önce düşünülenden daha fazla çeşitlendiğini ve av öğelerinin normal protocetid durumundan daha verimli ağızdan işlenmesi için bir kapasite gösterdiğini ve böylece güçlü bir 'raptorial' (raptor benzeri) beslenme tarzına imkan tanıdığını gösteriyor" diyor.

Gohar ayrıca, "Phiomicetus, yaşadığı toplulukta muhtemelen en büyük yırtıcıydı, belki de bugünün katil balinaları gibiydi" notunu da düşüyor.

Teoriye göre, balinaların toynaklı ataları su kenarı boyunca yiyecek aramaya başladıkları için suya yakın hale geldi. Su yakınlarında yaşarken, tehlikeye düştüklerinde sığlıklarda saklanabiliyorlardı ve suda daha fazla zaman geçirdikçe vücutları değişmeye başladı.

Yeni bir ekolojik niş arayışı, sonunda bacaklarının kaybolduğu ve kollarının deniz memelilerinin bugün çok ünlü olduğu paletlere dönüştüğü bir dizi değişime yol açtı. P anubis için, su yaşamına yönelik bazı değişimler, çok daha nüanslı olsalar da, gerçekleşmeye başlamıştı.

Gohar'ın açıklamasına göre "Daha önceki balinalarla karşılaştırıldığında, daha uzun bir temporal fossaya, daha büyük üçüncü alt kesici dişe ve çeneler arasında daha uzun eklem alanına sahip. Bu değişimler, akrabalarından daha başarılı bir avcı olan bir hayvan olduğunu öneriyor."

Bu heyecan verici keşif, Gohar ve meslektaşları için yeni kapılar açarak, Mısır'ın paleontolojik geçmişinde keşfedilmeyi bekleyen daha erken yarı suda yaşayan balinaların olabileceği olasılığını artırarak, erken balina evriminin yeniden değerlendirilmesini teşvik ediyor.

Gohar sözlerini "Phiomicetus, yalnızca erken balina ara formları hakkındaki bilgimizi arttırmakla kalmıyor, aynı zamanda içinde yaşadığı antik ekosistemler hakkında yeni sorular ortaya çıkarıyor ve yeni araştırma vizyonumuzu, balinaların kökeni ve Mısır'daki eski balinaların bir arada yaşaması gibi büyük sorulara yanıt bulmaya yöneltiyor" diyerek bitiriyor...



Uçan polisler gerçek oldu

Kısa sürede para kazanabileceklerini düşünen küçük çaplı bir hırsız, bir kuyumcuya girer ve dükkandaki her şeyi ister. Malları çantasına doldurur ve caddeden kaçmaya başlar. Arabalarına daha yeni binen polisleri geride bırakır. Biri hariç... Hırsız arkasına bakar ve uzuvlarına bağlı jet motorları yardımıyla uçan bir polisin 137 km/saat hızla kendisine doğru uçtuğunu görür.

Bu noktadan sonra hırsızın pek de şansı olmayacağı kesin. Birleşik Krallık polis teşkilatı da bu hırsızın şansının olmayacağını düşünüyor ve bu yüzden hırsızları kolaylıkla yakalamak için bir süredir Gravity Industries jet giysisinin testlerini gerçekleştiriyor.

Armed Police: Jet Suit - ExerciseArmed Police: Jet Suit - ExerciseDemonstration exercise with DSTL showing how the extreme reactive mobility provided by Gravity can help track down and contain a mobile security or terror threat. The exercises was in a small area for the benefit of the live audience. A real scenario would see the airborne officer(s) fly a tactical bound ahead of the threat before bearing arms. LINKS SHOP: Instagram: Facebook: LinkedIn: Web: TED 2017 talk: BACKGROUND With a rich family history in Aviation, former Oil Trader & Royal Marines Reservist, Richard Browning, founded pioneering Aeronautical Innovation company, Gravity Industries in March 2017 to launch human flight into an entirely new era. The Gravity #JetSuit uses over 1000bhp of Jet Engine power combined with natural human balance to deliver the most intense and enthralling spectacle, often likened to the real life Ironman. Gravity has to date been experienced by over a billion people globally and covered by virtually every media platform. The Gravity Team, based in the UK, have delivered over 100 flight & Speaking events across 30 countries including 5 TED talks. “The team and I are delivering on the vision to build Gravity into a world class aeronautical engineering business, challenge perceived boundaries in human aviation, and inspire a generation to dare ask 'what if…” Get in touch for; Speaking Engagements // The Gravity Team Flying at your Event // Personal Flight Experiences & Flight Training // get involved in the Jet Suit Race Series! Richard Browning Founder & Chief Test Pilot Gravity Industries ltd #TakeOnGravity #RichardmBrowning

Jet giysilerinin polis görevlerindeki potansiyel uygulamalarının bir gösteriminde, kurucu ve Baş Test Pilotu Richard Browning, simüle edilmiş bir yüksek hızlı kovalamaca senaryosunda gökyüzüne çıktı. Silahlı bir adam bir polis kontrol noktasında durduruldu, ancak hızla koşarak uzaklaştı. Browning daha sonra eyleme çağırıldı ve giysiyi çalıştırarak suçluyu geçti, önüne indi ve silahını çekti.

Gösterim, İngiltere'nin Salisbury kentinde polis şefleri ve hükümet yetkililerinin önünde gerçekleştirildi ve Ulusal Polis Şefleri Konseyi Başkanı Martin Hewitt tarafından "biraz gürültülü" olarak nitelendirmesine rağmen pek çok kişiyi etkiledi. İki küçük jet içerisinde 1.000 beygir gücü için gürültünün kabul edilebilir bir bedel olduğu kesin...




5.000'den fazla site peşinizde!

Dolandırıcıların salgından nasıl yararlandığını daha iyi anlamak için Kaspersky uzmanları, pandemiyle ilgili spam e-postaları ve kullanıcıların kimlik bilgilerini çalmak için tasarlanmış kimlik avı sayfalarını analiz etti.

Çeşitli sahte ödeme teklifleri ve indirimli COVID-19 testleri, siber suçlular tarafından kullanılan en yaygın yöntemler arasında yer aldı. Son zamanlarda, restoranlar ve halka açık etkinlikler için sahte QR kodları ve aşı sertifikaları için kimlik avı reklamları da popüler hale geldi.

Salgınla ilgili dolandırıcılık faaliyeti Mart 2021'de zirve yaptı. Kaspersky araştırmacıları, siber suçluların çabalarını yoğunlaştırmasından önce Haziran ayında hafif bir düşüş gözlemledi. Bu ay boyunca Kaspersky ürünleri, pandemiyle ilgili kimlik avı web sitelerini Mayıs ayına göre %14 daha fazla oranda tespit etti ve engelledi.

Kaspersky İçerik Filtreleme Yöntemleri Araştırma Başkanı Alexey Marchenko, şunları söyledi: "Salgınla ilgili pek çok dolandırıcılık tekniğinde, siber suçlular kullanıcı verilerini elde etmeyi amaçlıyor. Kimlik avı genellikle bunun için kullanılır. Kullanıcı bir reklamdan veya e-postadan gelen bağlantıyı takip eder ve kişisel bilgilerinin ve banka kartı bilgilerinin istendiği bir sayfaya gider. Saldırganlar bu bilgilere sahip olduklarında bunu hesaptan para çalmak için kullanabilir. Pandemi hakkında bir mesaj görürseniz, bilgilerin resmi bir kaynaktan geldiğini her zaman iki kez kontrol etmenizi ve kişisel verilerinizi asla şüpheli sitelere vermemenizi öneririz."

Kaspersky uzmanları kimlik avı dolandırıcılığının kurbanı olmamak için kullanıcılara şu tavsiyelerde bulunuyor:

Olağan dışı cömert teklifler ve promosyonlar konusunda şüpheci olun Şüpheli e-postalardan, anlık iletilerden veya sosyal ağ iletişimlerinden gelen bağlantılara tıklamayın Ziyaret ettiğiniz bilinmeyen web sitelerinin gerçekliğini her zaman kontrol edin Kötü amaçlı ekleri tanımlayan ve kimlik avı sitelerini engelleyen Kaspersky Security Cloud gibi güvenilir bir güvenlik çözümü kullanın

Corona'da korkutan yeni varyant

İlk kez Güney Afrika'da ortaya çıktığı düşünülen ve küresel olarak diğer birçok ülkede de görülen, COVID-19'a neden olan SARS-CoV-2 virüsünün yeni bir varyantı tespit edildi. Güney Afrika'daki Ulusal Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü'nden (NICD) ve KwaZulu-Natal Araştırma İnovasyon ve Sıralama Platformu'ndan (KRISP) bilim insanları, yeni varyant C.1.2'nin ülkede ilk kez bu yıl Mayıs ayında tespit edildiğini söyledi. C.1.2 o zamandan beri Çin, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Mauritius, İngiltere, Yeni Zelanda, Portekiz ve İsviçre'de de görüldü.

24 Ağustos'ta MedRxiv'de yayınlanan ve henüz hakem onayından geçmeyen bir çalışmaya göre, C.1.2, ilk dönemde SARS-CoV-2 enfeksiyonlarına hakim olan C.1'e kıyasla önemli ölçüde mutasyona uğradı. Araştırmacılar, yeni varyantın, şimdiye kadar dünya çapında tespit edilen diğer endişe verici varyantlardan daha fazla mutasyona sahip olduğunu söylüyor.

Çalışma, Güney Afrika'da C.1.2 genomlarının sayısının Mayıs'ta yüzde 0,2, Haziran'da yüzde 1,6 ve Temmuz'da yüzde 2 olduğunu söylüyor ve artışa dikkat çekiyor. Çalışmanın yazarları, "Bu, erken teşhis sırasında ülkedeki Beta ve Delta varyantlarında görülen artışlara benziyor" diyor.

Çalışmaya göre, C.1.2, diğer varyantların mevcut global mutasyon oranından iki kat daha hızlı olan, yılda yaklaşık 41.8 mutasyonluk bir mutasyon oranına sahip. C.1.2 dizilerinin yarısından fazlası 14 mutasyona sahip, ancak bazı dizilerde ek varyasyonların fark edildiği söyleniyor.

Araştırmacılar ayrıca, yeni varyantın diğer bölümlerindeki değişikliklerle birlikte, muhtemelen Alfa veya Beta varyantları için antikor geliştirmiş hastalar da dahil olmak üzere, antikorlardan ve bağışıklık tepkisinden kaçabildiğini söylüyor.



e-posta hiçbir yere gitmiyor!

Tüketici beklentilerinin karmaşıklığını anlamak için yapılan yeni bir anket, e-postanın hala şirketler ve müşterileri arasında tercih edilen iletişim şekli olduğunu ortaya koydu.

Müşteri etkileşimi SaaS çözümleri sağlayıcısı Freshworks tarafından yapılan araştırma, dünya çapında yaklaşık bir düzine ülkeden 11.000'den fazla yetişkini kapsıyor.

Firma, birçok bulgu arasında, çeşitli anlık iletişim biçimlerinin ortaya çıkmasına rağmen, müşterilerin şirketlerle etkileşim kurması gerektiğinde e-postanın hala tercih edilen araç olduğunu belirledi. Ankete göre, kullanıcıların %31'i bir firmaya şikayetlerini bildirmek için e-posta kullanmayı tercih ediyor ve diğer tüm iletişim araçlarından önce e-posta kullanılıyor.

Tüketiciler, şikayetlerini paylaşmanın yanı sıra, geri bildirim sağlamak için de e-posta kullanmayı tercih ediyor ve %24'ü yorumlarını herhangi bir yolla bir gelen kutusuna göndermeyi tercih ediyor. Neredeyse benzer bir yüzde (%22) e-posta kullanarak bir şirketin ürünleri hakkında bilgi topluyor veya destek arıyor.

E-posta tercihinin en şaşırtıcı olduğu alan ise sipariş takibi olarak karşımıza çıkıyor. Siparişleri takip etmek için başka yollar çok daha uygun görünse de, e-posta, kullanıcıların %28'inin tercih ettiği yöntem olarak öne çıkıyor.

Dahası, bu yıl iletişim hakkında soru sorulduğunda, e-posta kullanımı diğer kanallara göre en yüksek büyümeyi kaydetti. Firmalar ve tüketicileri arasında bir iletişim aracı olarak e-posta kullanımı %32'lik bir artış yaşadı. Diğer araçlar da çift haneli büyüme kaydetmiş olsalar da e-postanın gerisinde kaldı. Örneğin, bir firmanın uygulamasını kullanan etkileşimlerin kullanımı %29 artarken, WhatsApp %25 büyüme kaydetti.

Dolayısıyla anket, firmaların tüketicilerine birden fazla etkileşim aracı sunması gerektiğini öne sürse de, çoğunluk hala "eski moda" e-posta yoluyla etkileşimi tercih ediyor.



Apple, iPhone 12'yi geri çağırıyor!

Son zamanlarda pek çok iPhone 12 sahibinin yaşadığı önemli bir sorunu Apple sonunda çözmeye karar veriyor. Özellikle iPhone 12 ve iPhone 12 Pro modellerinde telefonla konuşma sırasında, karşı tarafın sesinin net şekilde ulaşmaması gibi sorunların baş göstermeye başlaması üzerine Apple, tamamen ücretsiz bir onarım programını başlatmış durumda.

Apple hazırladığı destek belgesinde, iPhone 12 ve iPhone 12 Pro cihazlarının çok küçük bir yüzdesinde ses alıcı modülünde bir arızanın yaşanabildiğini söyleyerek, bu sorundan muzdarip kullanıcıların  "ücretsiz" onarım programından yararlanabilecekleri bilgisini iletiyor.

Apple'ın söylemine göre bu sorundan etkilenen cihazlar, Ekim 2020 ila Nisan 2021 arasında üretilmiş. iPhone 12 mini ve iPhone 12 Pro Max modellerinde ise bugüne kadar herhangi böylesi bir arıza yaşanmış değil. Bu nedenle programa dahil değiller. Yani şu an iPhone 12 mini ve iPhone 12 Pro Max telefonlarına sahip olan ve ses sorunu yaşayanlar varsa, bu programdan yararlanamayacaklar. Ücretsiz servis yalnızca iPhone 12 ve iPhone 12 Pro Max modelleri için "ses alıcı modülü arızası" kapsamında geçerli. Eğer siz de böylesi bir sorundan muzdaripseniz, Apple Destek ile iletişime geçmeyi isteyebilirsiniz.            



Dosya silerken de dikkat edin

Kötü niyetli aktörler, kişisel verilerinize erişmek için büyük çaba harcarken, verilerinizi mümkün olduğu kadar gizli tutmaya çalışmanız gerekir. Hassas verileri nasıl elden çıkardığınıza çok dikkat etmelisiniz. Çünkü internetten neler satın aldığınıza ve geri dönüşüme gönderilebilecek evraklarda bulunan bilgilerinize kimin bakacağına emin olamazsınız. 

Kişisel bilgilerinizi nasıl imha ediyorsunuz?

Dünyada COVID-19 süreci ile birlikte  posta ve kargo yoluyla satın alınan ürün sayısı önemli ölçüde arttı. Günlük alışverişlerden hobi araçlarına kadar hemen hemen her şeyi online satın alıyoruz. Büyüklü küçüklü kargo paketleri, zarflar hergün birbirini izlemeye başladı. Bu koliler ya da makbuzların üzerinde  sosyal mühendislik yapabilecek bir siber suçlu için gereğinden fazla bilgi bulunabiliyor. Gerektiği şekilde imha edilmeden dönüşüm ya da çöp kutularına atılan koli ya da belgeler üzerinde  isim ve adres bilgilerinin yanı sıra telefon numaraları, e-posta adresleri de yer alabiliyor. Hatırlayalım,  Facebook bu yılın başlarında 533 milyon telefon numarasının artık internette ilgili e-posta adresleriyle aranabileceğini kabul etti. Bu bilgiler bir araya getirildiğinde siber suçlular için değerli bir hazine sandığına dönüşebiliyor. 

Bilgiler bir araya getirildiğinde her detay anlam kazanıyor

Üzerlerindeki hassas bilgi miktarı nedeniyle kağıt ve karton atıklarınız siber suçlular için oldukça değerlidir. Birkaç yöntem kullanarak insanları bu bilgilerle manipüle edebilirler. Örneğin, telefon numaranız ve yeni satın aldığınız şeyin faturasıyla, potansiyel olarak satın alınan ürünle ilgili bir güncelleme için sizi arayabilir veya kısa mesaj gönderebilir, parola veya kredi kartı bilgileri gibi daha fazla bilgi vermenizi sağlayabilecek bir web sitesini ziyaret etmenizi isteyebilirler. Alışveriş hesaplarınıza erişme ve saklanan kartlardan ürün satın alma veya daha da kötüsü kimlik hırsızlığı girişiminde bulunma potansiyelleri olabilir.

Online alışverişte nelere dikkat etmelisiniz?

ESET uzmanları online alışveriş ile ilgili dikkat edilmesi gereken üç konuya dikkat çekti.

Herhangi bir kişisel veriyi çöpe atmadan önce parçalayıp yok edin ve zarfları/kolileri kontrol etmeyi unutmayın. Benzersiz, karmaşık parolalar kullanın ve risk altına giren olursa değiştirin.Tüm hesaplarda çok faktörlü kimlik doğrulaması kullanın.



29 Ağustos 2021 Pazar

MEB ve Turkcell'den 10 Bin tablet!

Milli Eğitim Bakanlığı ve Turkcell, yangın ve sel bölgelerinde bulunan öğrenci ve öğretmenler için yeni bir projeyi hayata geçirdi. Afetlerden zarar gören bölgelerdeki okullarda eğitim gören öğrenci ve öğretmenlere 10 bin adet tablet dağıtılacak. Tabletler, orman yangınlarında zarar gören Adana, Antalya, Mersin, Osmaniye ve Muğla illerinde genel hayata etkili afet bölgesi ilan edilen yerler ile selden etkilenen ve aynı şekilde afet bölgesi ilan edilen Kastamonu, Sinop ve Bartın'daki ilk, orta ve lisede eğitim gören öğrenci ve öğretmenlere verilecek. Tabletler, bu haftadan itibaren Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okullara gönderilerek, öğrenci ve öğretmenlere teslim edilecek.  

Konuyla ilgili olarak bir açıklama yapan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer şunları söyledi:

"Milli Eğitim camiamız olarak, son dönemde art arda yaşadığımız iki büyük felaketin yaralarını sarmaya, izlerini silmeye elimizdeki tüm imkanlarla devam ediyoruz. Bu bölgede yaşayan ve 6 Eylül tarihinde okullarıyla kavuşturmak için gerekli çalışmaları yaptığımız evlatlarımız ve öğretmenlerimizin sıkıntılarını çözmek bizim için en öncelikli hedeflerden biri oldu.

Buradaki ihtiyaçların tamamını karşıladık. Çocuklarımızın ihtiyaç duyacağı kırtasiye malzemelerini ücretsiz olarak karşılıyoruz. Bunun yanı sıra sel ve yangın felaketinden etkilenen çocuklarımıza ve öğretmenlerimize 10 bin tabletin ulaşması hakkında bir güzel haberi de paylaşmaktan mutluluk duyuyorum. Turkcell bu bölgeye 10 bin adet tablet ulaştıracak. Bu vesile ile Turkcell Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Bülent Aksu'nun şahsında Turkcell'e yürekten teşekkürlerimi sunuyorum.

Çocuklarımızın yüz yüze eğitime ve okullarına 6 Eylül'de kavuşabilmeleri için ne gerekiyorsa yapacağımız konusunda kimsenin şüphesi olmasın. Gerekli tüm tedbirler alınmış halde, huzur içinde bir yeni eğitim yılına başlamak üzere olduğumuz şu günlerde, başka acıların yaşanmamasını içtenlikle diliyorum."

Türkiye'nin Turkcell'i olarak her koşulda ülke insanın yanında olduklarının altını çizen Turkcell Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Aksu ise şöyle konuştu:

"Ülke olarak yangın, sel gibi bizleri derinden üzen üst üste doğal felaketler yaşadık. Bu felaketlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet, yaralılara şifalar diliyoruz. Yaşanan bu felaketlerin ardından yaralarımızın sarılmasına katkı sağlamak için tüm imkanlarımızı seferber ettik. Bu süreçte okulların açılmasıyla birlikte afet bölgelerinde eğitim görecek geleceğimizin teminatı çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitimlerine bir nebze de olsa destek olmak istedik. Bunun en iyi yolunun da teknolojik destekten geçtiğinin bilinciyle 10 bin tableti; Zekâ Gücü, Engelsiz Eğitim gibi birçok eğitim projesini de birlikte yürüttüğümüz Milli Eğitim Bakanlığımıza bağışlama kararı aldık. Ümit ediyoruz ki öğrencilerimiz kendilerine sağlanacak bu tabletlerle derslerini yakından takip edecek, ödevlerini ve araştırmalarını kolayca yapabilecek. İstediği her bilgiye anında erişebilecek. Öğretmenlerimiz de tabletler aracılığıyla derslerini rahat bir şekilde anlatabilecek. Bu vesileye böylesine anlamlı bir proje birlikte imza atma şansı sundukları için başta Milli Eğitim Bakanımız Sayın Mahmut Özer olmak üzere emeği geçen tüm Bakanlık çalışanlarına teşekkürlerimizi sunuyoruz."



Yapay zekadan endişelendiren başarı

Yeni araştırmalar, röntgen filmlerini analiz eden yapay zekanın (AI) hastaların ırkını şaşırtıcı derecede doğrulukla tanımlayabildiğini, ancak aynı görüntüyü inceleyen insanların bunu yapamayacağını buldu. Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), tıbbi kullanım için daha fazla algoritmayı onaylarken, araştırmacılar AI'nın ırksal önyargıların devam etmesine neden olabileceğinden endişe duyuyorlar. Özellikle, makine öğrenimi modellerinin, aşırı derecede bozuk ve düşük çözünürlüklü görüntülerden bile ırkı nasıl tanımlayabildiğini tam olarak çözememekten endişeli olduklarını söylüyorlar.

Arxiv'de yayınlanan çalışmada, uluslararası bir doktor ekibi, derin öğrenme modellerinin tıbbi görüntülerden ırkı nasıl tespit edebildiğini araştırdı. Özel ve kamuya açık göğüs röntgenlerini ve ırk ve etnik kökene ilişkin kullanıcının kendi bildirdiği verileri kullanarak, ilk önce bu algoritmaların ne kadar doğru olduğunu değerlendirdiler, ardından da mekanizmayı araştırdılar.

Ekip, araştırmalarında şöyle yazdı: "Model bir hastanın ırkını tanımlayabiliyorsa, bu, modellerin doğrudan bu görev için eğitilmemesine rağmen, ırksal bilgileri tanımayı dolaylı olarak öğrendiğine işaret ediyor."

Daha önceki çalışmalarda olduğu gibi, makine öğrenimi algoritmalarının hastaların Siyah, Beyaz veya Asyalı olup olmadığını yüksek doğrulukla tahmin edebildiğini buldular. Ekip daha sonra algoritmanın bu bilgiyi toplayabilmesi için birkaç olası yolu test etti. Yapılan tüm incelemeler sonucunda, yapay zekânın ırkı düşük kaliteli görüntülerde bile doğru olarak tahmin ettiği, ancak bunu nasıl başardığının hala anlaşılamadığı ortaya çıktı. Ancak, istenmeden de olsa sağlanan bu ek bilginin olası sorunlar çıkarabileceğine de işaret ediliyor.

Araştırmanın yazarları, "Tıbbi görüntü analiziyle ilgilenen tüm geliştiricilerin, düzenleyicilerin ve kullanıcıların derin öğrenme modellerinin kullanımını son derece dikkatli bir şekilde düşünmelerini şiddetle tavsiye ediyoruz" diyor ve ekliyor: "Irk bilgisi özel olarak sağlanmamış olsa bile, makinenin bunu ortaya koyuyor olması, mevcut tıbbi uygulamada var olan ırksal eşitsizliklerin sürdürülmesine veya hatta daha da kötüleştirmek için doğrudan bir mekanizma olarak ortaya çıkmasına neden olabilir."



WiFi 6'nın avantajları neler?

WiFi 6'nın piyasaya çıkışı, kapsamlı bir ağa bağlı, teknik olarak daha akıllı bir dünyayı gerçekleştirmeye yönelik önemli bir adımdı. Ancak, maksimum dijital performansa ulaşmanın yolu daha çok bireyseldir. Tüm potansiyelin mümkün olan en iyi şekilde kullanılması için her şirket ve proje özel olarak incelenmeli ve analiz edilmelidir.

Bununla birlikte WiFi 6, Nesnelerin İnterneti'nin yükselişini destekleyecek ve daha fazla mobilite, ölçeklenebilirlik, güvenlik ve çeviklik sağlayacak. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için, kullanılacak yeni teknolojik altyapının, şirketlerin özel ihtiyaçlarına göre optimize edilmiş bir ağ içerisinde tasarlanması, uygun bir şekilde entegre edilmesi ve devreye alınması gerekmektedir.

Kapasite sorununa çözüm olarak tasarlandı

WiFi teknolojisinde yeni nesil bir standart olan 802.11ax veya WiFi 6, ağlardaki merkezi kapasite sorununa bir çözüm olarak tasarlandı. WiFi 6 ile gelecekte, bağlı her cihaza ve hizmete tam olarak ihtiyaç duyduğu bant genişliği sağlanacak. Böylece nispeten daha az bant genişliği gerektiren akıllı bir ampul, artık yakındaki bir dizüstü bilgisayarın bant genişliği gereksinimine engel teşkil etmeyecek. 

Artırılmış gerçeklik, 4K, makine öğrenimi veya yapay zeka gibi geleceğin teknolojileri daha fazla bant genişliği, daha yüksek seviyede paralel veri iletimi ve geleneksel kablosuz ağlar için bir zorluk olan ancak WiFi 6 tarafından sağlanabilen daha düşük gecikme süresi gerektirir.  WiFi 6 ile çok kullanıcılı sistemlere verilen desteğin arttırılması, tıkanıklığı ve dolayısıyla yoğun kullanılan ortamlarda darboğaz etkisi yaratma riskini azaltacak ve kurumların kapsama alanı boşlukları olmadan kablosuz ağlar kurmasını sağlayacaktır.

Özetle WiFi 6, günümüzdeki modern iş süreçlerini optimize eden ve hızlandıran diğer tüm dijital trendleri destekliyor. WiFi 6'dan maksimum faydayı elde etmenin yolu ise uygulamaya almanın ötesinde, bu teknolojiyi tüm ağa entegre etmektir.

Ev ve iş yerleri için daha fazla verimlilik

WiFi 6'nın temel avantajı kablosuz ağların verimliliğini ve kapasitesini optimize etmek olduğundan, bu teknolojinin kullanımında ticari işletmelerin konutlardan önce geleceğini söyleyebiliriz. Bu noktada ulaşım merkezleri, kamusal alanlar, üniversite ve okul gibi yapıların bağlantı dağıtım senaryoları için WiFi 6 fazlasıyla ilgi görecek. Akabinde yüksek katlı binalarda, akıllı üretimde ve sağlık hizmetlerinde kullanım örnekleri hızla yaygınlaşacak.

WiFi 6, hizmet sektöründe konaklama alanında faaliyet gösteren işletmelerin de ilgisini çekecek. Bu sektörde faaliyet gösteren şirketler için WiFi 6, özellikle uzun vadede daha sürdürülebilir iş yapma, işletme maliyetlerini düşürme ve potansiyel tasarruflardan yararlanma imkanı sunuyor. Ziyaretçiler ve dahili dijital süreçler, daha fazla işlem yapmak veya talepte bulunmak için sürekli olarak veri ürettiğinden, ağ teknolojisindeki hız ve verimlilik, bu sektördeki kritik başarı faktörleri arasındadır. Bu verileri filtreleyebilmek ve mümkün olan en hızlı ve doğru şekilde yanıt verebilmek ise işletmenin sorumluluğudur. İşi gereği hareket halinde ya da uzaktan çalışanların cihazlarının güvenli ve sorunsuz bir şekilde kurumsal ağa bağlanabilmesi son derece önemlidir. Bu konuda da WiFi 6 ile önemli ölçüde iyileştirme elde etmek mümkündür.

Kişiselleştirmenin merkezde olduğu veya kişisel profillerin ve veri tabanlarının sürekli olarak oluşturulduğu ve güncellendiği iş alanlarında şirketler, sistemlerinde yalnızca büyük veri hacmini değil, aynı zamanda ölçeklendirmesinin işleyişini de düzgün bir şekilde gerçekleştirmelidir. Dijital altyapıları sadece daha hızlı değil, aynı zamanda veri akışı arttıkça güçlü de kalmalıdır. Aynı zamanda kalite, arıza güvenliği, çevrimiçi güvenlik ve güvenilir ağ iletişimi sağlanmalıdır.

WiFi 6 ile daha fazla güvenlik

Güvenlik, üzerinde durulması gereken bir diğer önemli konu. Büyük veriden kaynaklanan riskleri azaltmak, özellikle kamu idareleri ile okul ve üniversite gibi kurumlar kolay değildir. Buradaki süreçler en az konaklama endüstrisindeki kadar kapsamlıdır. Bu nedenle dijital ortamda da yüksek kalite, hız, organizasyon ve verimlilik önemlidir. Bunu sağlamak için ise güvenlik seviyesinin en üst düzeye çıkarılması gerekir. WiFi 6, işletmelere kritik verilerin daha iyi korunmasını sağlarken iş potansiyelinden optimum şekilde yararlanma fırsatı sunar.

WiFi 6, belirli endüstriler için veri iletmekten ve süreçleri hızlandırmaktan daha fazlası için tasarlanmıştır. Veri depolama ve yönetimini destekler, bakım için harcanan eforu azaltır, bilgi paylaşımını ve araştırmayı teşvik eder ve ağ bağlantılı bir dünyada neredeyse sınırsız etkileşimi mümkün kılar.

Zyxel Networks Türkiye Kanal Satış Müdürü Ömer Faruk Erünsal, WiFi 6'ın getirdiği avantajlar ile ilgili şunları aktardı: "Pandemi nedeniyle eğitim ve çalışma hayatında hibrit bir sisteme geçiş yaşanırken, Wi-Fi destekli cihazlar da daha fazla önem kazandı. Piyasada bulunan ve birden fazla cihazı aynı anda destekleyemeyen ürünler, ağın yavaşlamasına ve çalışanların verimliliğinin azalmasına neden oluyor. Bu noktada, Wi-Fi 6 teknolojisi özellikle hız konusunda ciddi anlamda fark yaratıyor. WiFi 6'nın en büyük artısı okullar, konferans merkezleri, tren istasyonları ve tiyatrolar gibi aynı anda ağa bağlanan çok sayıda kullanıcının bulunduğu yüksek yoğunluklu ortamlar için daha iyi bağlantı deneyimi sağlaması. Zyxel olarak biz de uzun süredir yeni kablosuz bağlantı teknolojileri destekli çalışan cihazlarımızı müşterilerimize sunuyoruz. Bunların başında, akıllı anten teknolojisine sahip WiFi 6 access point'imiz WAX650S geliyor. Bu teknoloji, access point'e bağlanan herkesin, her an mümkün olan en iyi sinyal gücünü ve hızını almasını sağlıyor."

Zyxel'in akıllı anten teknolojisi ile parazitsiz WiFi 6 deneyimi

Zyxel'in WiFi 6 access point modeli WAX650S, gelişmiş akıllı anten teknolojisi ve çoklu Gigabit bağlantı desteği sayesinde, kalabalık ortamlar ve bant genişliği yoğun uygulamalar için gereken her şeye sahip. Ağ omurgasında 5 Gbps'ye kadar hızlarda bağlantıları destekleyebilen WAX650S bu sayede, yoğun bant genişliği gerektiren video konferans, bulut araç ve hizmetleri gibi günümüz uygulamaları için mükemmel bir çözüm sunar.

Zyxel'in WiFi için geliştirdiği akıllı anten teknolojisi, bağlantıyı çok daha iyi hale getirir ve access point'e bağlanan herkesin, her an mümkün olan en iyi sinyal gücünü ve hızını almasını sağlar. Bu yaklaşımın bir başka avantajı, WiFi kullanıcıları için sorunlara neden olan ortak kanal paraziti riskini ortadan kaldırmasıdır. Akıllı anten teknolojisi ile her bağlantı kendi benzersiz sinyalini kullanır.

Zyxel'den küçük işletmeler ve ev ofisler için WiFi 6 destekli çözümler

Zyxel'in WiFi 6 destekli access point'i NWA110AX ise 11ax yükseltmesinde ekonomik çözüm arayan işletmeler için idealdir. Dahili 2. nesil WiFi 6 (Qualcomm 802.11ax 2.0) yonga seti, access point'in 802.11ax ürünlerinin önceki sürümlerinde bulunamayan uplink OFDMA ve MU-MIMO dahil olmak üzere, tüm WiFi 6 teknolojilerinden faydalanmasını sağlar. NWA110AX, Zyxel'in geliştirilebilir, bulut tabanlı yönetim sistemi NebulaFlex desteği ile NCC (Nebula kontrol Merkezi) üzerinden yönetilebilir veya tek başına çalıştırılabilir.



28 Ağustos 2021 Cumartesi

Google Apple'la dalga geçti

Google kısa süre önce ABD ve Japonya'da Pixel 5a 5G telefonunu piyasaya sürdü. Ürünün reklamlarında ise Apple'ın tanıtım materyalindeki çiçekli dili taklit eden oldukça eğlenceli bir reklam yaptı. Reklamda 3, 5 mm kulaklık jakı olağanüstü bir şeymiş gibi anlatılıyor ve Apple'ı genelde eleştirdiği "abartma" noktasından vurmaya çalışıyor.

Aynen Apple reklam ve tanıtımlarında olduğu gibi, videoda mükemmel, basit, harika, muhteşem kelimeleri bol bol kullanılıyor. Örneğin daire şeklini anlatmak için "noktalardan oluşan mükemmel bir set. Tüm noktalar tek bir merkezden eşit uzaklığa yerleştirilmiş" gibisinden tanımlamalar var. 3,5mm jak girişi uzayda kara deliklere benzetiliyor ve jakın telefona takılması Uluslararası Uzay İstasyonu'nun kenetlenme mekanizmasına benzetiliyor.

Eğlenceli Google Pixel 5a 5G reklamını hemen aşağıdan izleyebilirsiniz:

The Circle Comes Full Circle, with the new Google Pixel 5a with 5GThe Circle Comes Full Circle, with the new Google Pixel 5a with 5GCalling this perfectly-symmetrical, technological marvel, a "headphone jack" may feel like an understatement...but technically, that's what it's called, so... fair enough. Behold! The Headphone Jack, on the Google Pixel 5a with 5G. Available at the GoogleStore.com:


Google Pixel 6'ya Samsung damgası

Bu ayın başlarında Google, yaklaşmakta olan Pixel 6 ve Pixel 6 Pro'nun Tensor adlı özel olarak oluşturulmuş bir çip seti tarafından destekleneceğini açıkladı. Duyuru, arama devinin, önceki Pixel telefonlarına güç sağlayan Qualcomm'un Snapdragon işlemcilerine uzun süredir duyduğu güvenin ortadan kalktığı söylentilerini beraberinde getirdi.

Şimdi, Reuters'in yeni bir haberi, Google'ın Amerika Birleşik Devletleri'nde satılacak Pixel 6 cihazları için kullanılacak 5G modem için de Qualcomm yerine Samsung ile çalışacağını gösteriyor. Google, Qualcomm'dan yavaş yavaş uzaklaştığı için bu haberin sürpriz olmadığı söylenilebilir. Hatta Google ve Samsung, yazılım bileşenleri de dahil olmak üzere yeni nesil Pixel telefonların çeşitli yönleri üzerinde işbirliği yapıyor.

Google'ın Güney Koreli teknoloji devi ile iddia edilen ortaklığı, firmanın hücresel bağlantı donanımını Qualcomm'un baskın oyuncu olduğu ABD'ye getireceği için Samsung'un modem teknolojisi için büyük bir büyümeye işaret ediyor. Bu arada Samsung'un akıllı telefonlarının ABD sürümleri için çip ve modem tedariki konusunda Qualcomm'a güvendiği de bilinen bir gerçek.

Ayrıca bu haber, Samsung'un 5G modeminin mmWave bağlantısına sahip olacağını ve Google'ın daha önce en yeni üst seviye akıllı telefonlarının bu yüksek frekans bandını da destekleyeceğini doğruladı. Ancak, hem Google hem de Samsung haber hakkında sessiz kalmaya devam ediyor...



Reno5 Lite ile sosyal medyaya renk

OPPO'nun Reno5 Lite modeli, sosyal medya kullanıcılarının dikkatlerini üzerine toplayacak üstün kamera ve video özellikleriyle birlikte geliyor. Fotoğraf ve video özelliklerinde benzersiz teknolojilerle birlikte gelen Reno5 Lite, kendi hikayenizi çekebileceğiniz tüm özelliklere sahip bir akıllı telefon. 48MP çözünürlüğünde dörtlü arka kameraya sahip Reno5 Lite modelinde fotoğraf ve videolarınıza derinlik kazandırmak için ana kamera, 8MP ultra geniş açılı kamera, 2MP makro kamera ve 2MP mono kamera ile uyum içinde çalışıyor. 

Reno5 Lite modeli selfie çekmeyi sevenler için de oldukça başarılı özellikler sunuyor. Önde 32MP çözünürlüğünde bir kamerası bulunan akıllı telefon, iki perspektifi tek seferde yakalamanın yeni bir yolunu sunuyor. Çift Görüntülü Video özelliği hem ön hem de arka kameralardan aynı anda kayıt yapabiliyor. Bir yandan arka kamerayla etrafınızı çekerken diğer yandan ön kameranın da yüzünüzdeki heyecanı ölümsüzleştirdiği anı tek bir ekranda görebilir, bunu sosyal medyanızda paylaştığınızda arkadaşlarınız arasında fark yaratabilirsiniz. 

OPPO'nun Yapay Zeka Portre Video özelliği Reno5 Lite modelinde güncelleştirilmiş bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bu özellik, çekilen videodaki kişileri tanıyor ve onları akıllı bir şekilde geri plandan ayırt edebiliyor. Çekimdeki kişi parlak renklere sahip olurken geri planda kalanlara ise bir siyah beyaz portre uygulanıyor ve böylece portrenin öznesi olan kişi öne çıkıyor. 

Monochrome Video, tam da yaratıcılıklarını renklerle ifade etmeyi seven kullanıcılar için biçilmiş bir kaftan. Bu özellik her karede tek RGB (Kırmızı-Yeşil-Mavi) rengi vurguluyor ve diğer renk spektrumlarını filtreliyor. Böylece zıt renkleri yan yana sıralayarak çekmiş olduğunuz videoya heyecan katıyor.  Perde arkasında Elektronik Görüntü Sabitleme (EIS) özelliği çalıştığı için hareket halinde bile sabit bir video kaydı yapabiliyorsunuz.

Reno5 Lite, gündüz ya da gece çektiğiniz fotoğrafta arka planı beğenmemeniz durumunda da sizi mutlu edebilecek özelliklerle birlikte geliyor. Dinamik Bokeh bulanıklaştırma efekti ışığı çizgilere dönüştürüyor ve arka planın ayrıntılarının görülmesini engelliyor. Gece Portresi ise geri plana çok güzel ve yuvarlak mercek ışıkları koyuyor. OPPO Reno5 Lite ayrıca Yapay Zeka Sahne Geliştirme 2.0 özelliği ile 22 çeşit manzarayı tanıyor.

Oluşturduğunuz videoları sosyal medyanızda paylaşmadan önce Soloop uygulaması ile filtreyle, altyazıyla ve müzikle paylaşılabilir film kalitesinde bir klip haline getirebilmeniz de mümkün. 



Samsung'dan ilk 5nm işlemci!

İleri yarı iletken teknolojisinde dünya liderlerinden Samsung Electronics, giyilebilir cihazlar için geliştirdiği en yeni işlemcisi Exynos W920'yi tanıttı. Yeni işlemci, aynı zamanda gelişmiş 5 nanometrelik (nm) ekstrem ultraviyole (EUV) işlemci noduyla sektörde bir ilki gerçekleştiriyor, yeni nesil giyilebilir cihazlar için gereken en güçlü ve en verimli performansı sağlıyor. 

Exynos W920 çift Arm® Cortex®- A55 çekirdeği ile yüksek performansın yanı sıra enerji tasarrufu da sunuyor. Arm Mali™-G68 GPU ise bir önceki modele kıyasla yüzde 20 daha iyi bir CPU performansı ile on kat daha iyi grafik performansı sağlıyor. İyileştirilmiş çekirdekleri ve performansı sayesinde özellikle giyilebilir cihaz ekranlarında uygulamaların daha hızlı açılmasını sağlayan Exynos W920 qHD (960×540), daha etkileşimli ve göz alıcı üç boyutlu grafiklere sahip bir kullanıcı arayüzü (GUI) sunuyor. 

En yeni özelliklere ve genişletmelere sahip olan Exynos W920, Fan-Out Panel Level Packaging (FO-PLP) yani "Panel Tipi Çıkış Yelpazesi Devre Paketi" ile şimdiye kadar giyilebilir cihazlar için kullanılan en küçük boyutlu işlemci. Bu teknoloji sayesinde; Exynos W920, güç yönetimi IC (PMIC), LPDDR4 ve gömülü multimedya kartı (eMMC) aynı pakette SiP-ePoP konfigürasyonuyla kullanılıyor. İşlemcinin bu sayede elde edilen kompakt boyutuyla akıllı saatlerde daha büyük piller kullanılabiliyor veya daha şık ve ince bir tasarım elde edilebiliyor. 

Saatin kaç olduğuna, bildirimlere, çağrı geçmişine ve diğer unsurlara saati uykudan uyandırmaya gerek kalmadan zahmetsizce bakılabilmesini sağlayan Sürekli Açık Ekran (AOD) özelliği, giyilebilir cihazlar ve özellikle akıllı saatler için yaygın olarak tercih ediliyor. W920 işlemci de ana CPU'yu çalıştırmak yerine, düşük güç tüketen özel ekran işlemcisi Cortex-M55'i etkinleştirerek bir önceki Exynos modeline kıyasla AOD modunda ekran güç tüketimini azaltıyor. Exynos W920 ayrıca, açık havadaki egzersizlerde hızı, mesafeyi ve yüksekliği takip edebilen (GNSS) L1 Küresel Navigasyon Uydu Sistemine de sahip.

Samsung'un Google iş birliği ile oluşturduğu yeni birleşik giyilebilir platformunu da destekleyen Exynos W920 işlemci, ilk olarak yakında piyasaya sunulacak olan Galaxy Watch modelinde kullanılacak.

Samsung Electronics Sistem LSI Pazarlama Birimi Başkan Yardımcısı Harry Cho, "Akıllı saatler ve giyilebilir cihazlar artık yalnızca gösterişli birer eşya değil. Akıllı saatler zinde, güvende ve güncel kalabilmemiz için yaşam tarzlarımızın bir parçası haline geldi. Exynos W920 işlemci sayesinde ileride geliştireceğimiz giyilebilir cihazlar, görsel anlamda cazip kullanıcı arayüzüne sahip uygulamaları çalıştırırken daha hassas bir kullanıcı deneyimi de sunacak." diye konuştu.



27 Ağustos 2021 Cuma

Konami'den eFootball açıklaması

eFootball™ serisinin yapımcısı Seitaro Kimura konuyla ilgili düşüncelerini, "Bu yıl gerçekleştirdiğimiz birçok değişiklikle, oyuncuların ilk olarak futbol oyunumuzun sahada yaşatacağı hissi anlamasının önemli olduğuna inanıyoruz – son derece gerçekçi ve gerçek dünya futboluna duyduğumuz tutkunun bir yansıması. PES ve Winning Eleven oyunlarını geliştirirken biriktirdiğimiz onlarca yıllık deneyim, dünyanın dört bir yanındaki futbolsevere ulaşmak amacıyla eFootball'a aktarıldı. Bu eşsiz bir yolculuğun başlangıcı ve gelecek için büyük planlarımız var," sözleriyle dile getirdi.

Topa dokunuşu kontrol etme

Oyuncular aynı gerçek futbolda olduğu gibi topa ilk dokunuştan depara kadar hem top sürme hızını hem de şutların sertliğini kontrol edebilecek. Ek olarak eFootball™, PlayStation®5'te futbolcu hareketlerinin farkını hissettirmek için kontrolcünün dokunsal geri bildirimini ve uyarlanabilir tetiklerini kullanacak*.

Defans oyuncusunu kandırma

Oyunculara topu nasıl saklayacaklarını kontrol etme konusunda daha fazla özgürlük vererek neredeyse her oyunu karşılıklı bir akıl oyununa dönüştürdük*. Sezgisel komutlar aracılığıyla çok çeşitli top sürme ve vücut çalımı hareketleri kullanabileceksiniz. Bunlar bir araya geldiğinde, karşı karşıya kaldığınız pozisyonlar hem hücum hem de defans oyuncuları için heyecan verici bir deneyim sunacak.

*Bu özellik, lansmandan sonra bir güncelleme ile eklenecektir. Lütfen daha fazla bilgi için bekleyin.

Top çalma ve yeni fırsatlar yaratma

Oyuncular, rakiplerinin şutlarını vücutlarını öne atarak veya vuruşu okuyup pası keserek bloke edebiliyorlar. Doğal olarak, rakibin kalesine yakın bir pozisyonda top çalarak mükemmel bir gol fırsatına sahip olabileceksiniz.

Fiziksel Mücadele

eFootball™, gerçek hayattaki futbolda çok önemli olan "fiziksel savunmayı", defans sırasında bir hücum komutuyla aktive ettiriyor. Buna ek olarak, hücum takımı da topu oyunda tutmak için vücutlarını kullanabiliyor, bu da hem hücum hem de defans oyununu daha dinamik hale getiriyor.

Keskin Vuruş (Sharp Kick)*

Yepyeni animasyonlarla gelen "keskin vuruş" seçeneği, oyunu daha da teknik ve heyecanlı hale getirecek. Oyuncular, keskin ortalar, hızlı aşırtma paslar ve havadan şutlar gibi özel vuruşlar yapabilecekler. Bu yeni hareketlerin gerçekleştirilmesi daha fazla zaman aldığından, oyuncuların maç sırasında doğru anları seçmeleri büyük önem taşıyor.

*Bu özellik, lansmandan sonra bir güncelleme ile eklenecektir. Lütfen daha fazla bilgi için bekleyin.

Bire Bir Karşılaşmalar

eFootball™ geliştirme ekibi, yeni bir "1vs1" kazanma/kaybetme kural seti oluşturmak için gerçek hayattaki futbol taktiklerini analiz etti. Motion Matching (Hareket Eşleştirme) teknolojisi ile oyun, her oyuncunun hareketini etkilemek için topu, hareket hızını, vücut yönünü, fiziksel kabiliyeti ve daha fazlasını gerçek zamanlı olarak değerlendiriyor. Bu kazan/kaybet kuralları, yeniden elden geçirilmiş faul kararları da dahil olmak üzere oyunu daha inandırıcı kılmak için futbolcu hareketiyle birlikte çalışıyor.

Gelişmiş takım oyunu ve yeni kontroller

Takım oyunu futbolun olmazsa olmazı; bu nedenle topsuz oyuncuları kontrol eden yapay zekâ yenilendi. Oyuncular bunu yeni hücum ve defans kontrolleriyle birleştirerek istedikleri gibi oynama özgürlüğüne sahip olacaklar.

Yeni bir kamera: Kapışma (Duel)

Yeni "Duel" kamerası, oyuncu 1vs1 durumundayken kamerayı yakınlaştırır ve oyuncunun birebir karşılaşma sahnesinin keyfini daha yakın bir mesafeden çıkarmasını sağlar. Oyuncu serbest durumdayken, görüş alanı genişler ve oyuncunun doğru anda uzun bir pas göndermesine izin verir.

Genel iyileştirmeler

Yeni Motion Matching (Hareket Eşleştirme) animasyon sistemi, çok daha doğal ve akıcı oyuncu hareketleri yaratıyor. Ayrıca, bir araştırma merkeziyle yapılan iş birliği sayesinde top hareketinde de yeni geliştirmeler sağlandı. Son olarak, Sorunsuz Yeniden Başlatma (Seamless Restart) sistemi sayesinde maç sırasında aksiyon asla durmayacak.

eFootball™, bu sonbaharda dünya çapında ilk kez PlayStation®5, PlayStation®4, Xbox Series X"S, Xbox One, Windows® 10 ve PC Steam®'de oynaması ücretsiz bir platform olarak piyasaya sürülecek ve akabinde iOS ve Android sürümleri eklenecek.

Oyun modları, lisanslar, mobil cihazlar, çıkış tarihi ve daha fazlası hakkında daha fazla bilgi Eylül ayında duyurulacak, bu yüzden lütfen bizi izlemeye devam edin.



Dünya'ya asteroit çarpabilir mi?

İnsanlığın yüreğini ağzına getirmek için uzaydan Dünya'ya bir asteroidin yaklaştığını söylemek gibisi yok. Armageddon gibi uzay felaketi filmleri de insanlığın bu en büyük korkusunu pompalamakta büyük başarı sağladılar. Peki bir NASA bilim insanı bu konuda ne söylüyor? Bir asteroit gerçekten günün birinde Dünya'ya çarpabilir mi?

NASA'nın yayınladığı bir kısa videoda, asteroit savunma sistemleri üzerinde uzman bir bilim insanı olan Kelly Fast, "Günün birinde Dünya'ya bir asteroit çarpacak mı?" sorusunu yanıtladı. Sorunun yanıtı kısaydı: "Evet, Dünya'nın tarihine baktığımızda bu gezegene asteroidlerin çarptığını görüyoruz ve bu bir kere daha gerçekleşebilir."

Ancak hemen panik olmayın. Bu çok sıklıkla yaşanan bir durum değil ve potansiyel tehditleri önceden fark etmek ve izlemek konusunda gün geçtikçe de daha iyiye gidiyoruz.

Küçük uzay kayaları aslında düzenli olarak Dünya'ya çarpıyor. Gece izlediğimiz mükemmel meteor yağmurları aslında bu. Ancak Dünya'nın yüzeyine kadar ulaşan asteroidler çok nadir olarak ortaya çıkıyor; bir çoğu atmosferde yanıyor. Fast bunu "yüzlerce hatta binlerce milyon yılda bir olan bir olay" olarak nitelendiriyor.

Haziran ayında yapılan bir hesaplama, Dünya'ya çarpıp dinozorların neslinin tükenmesine neden olan büyüklükte bir asteroit çarpmasının ortalama 250 milyon yılda bir gerçekleşebileceğini ortaya koydu. En son felaket 66 milyon yıl önce yaşanmıştı. Demek ki daha epey bir zamanımız var...



Exynos'daki RDNA 2 GPU, M1'e karşı!

Samsung'un muhtemelen Exynos 2200 SoC olarak adlandıracağı yeni amiral gemisi işlemcisi içinde yer alacak olan AMD Radeon RDNA 2 GPU'nun testlerde iyi performans gösterdiği biliniyor. Fakat sonuçların yine de "o denli" iyi olmadığı söyleniyor.

CompuBench'in GFXBench 3.0 testinden alınan sonuçlara göre Exynos 2200 içindeki AMD Radeon RDNA 2 GPU'nun performansı, Apple'ın A14 Bionic'inden çok daha iyi sonuçlar gösteriyor, fakat bu iddiaya göre bu sonuçlar, Apple'ın M1 işlemcisi içinde yer alan dahili GPU'nun yakınından bile geçmiyor. Alınan sonuçları hemen aşağıda sizler de görebilirsiniz.

Apple A14 Bionic Exynos 2200 w/ AMD Voyager Apple M1 1080p Manhattan ~ 120 170.7 ~ 270 Aztec Ruins High Tier ~ 30 51.5 ~ 80 Aztec Ruins Normal Tier ~80 121.4 ~ 217


Bu listede de görünen AMD Voyager, Exynos 2200'ün içindeki mobil RDNA 2'nin kod adı olarak biliniyor. Toplam 384 stream processors ve 6 CU bloğundan oluşan bu GPU'nun yine de henüz piyasaya çıkmadığı için tüm testlerde ne gibi sonuçlar alacağı şu an için meçhul. Ancak piyasaya çıktığından sonra görebileceğiz.

AMD GPU'nun, Exynos 2200 içinde bu yıl içinde piyasaya sürülmesi bekleniyor, ancak hangi üründe ve hangi tarihte karşılaşacağımız şimdilik gizemini koruyor.



Türkiye'den Azerbaycan'a e-İhracat

Türkiye'nin e-ihracat odağındaki en önemli markalarından bir haline gelen Brendfoni Türkiye'de faaliyette olan 150 kurumsal perakende şirketini ve 250'ye yakın markayı 2 milyar liralık potansiyele sahip Azerbaycan pazarıyla buluşturuyor. Brendfoni tarafından yapılan açıklamada, Azerbaycan müşterisinin Türk markalarının en çok ayakkabı, çanta, tekstil, takı ve aksesuar kategorilerini tercih ettiği belirtiliyor.  

E-ihracatta yerel pazaryerleri perakende markaları için itici güç oluyor

Günümüzde, dijitalleşmeyle birlikte hızla değişen ihtiyaçlar dünya genelinde e-ihracat ve e-ticaret faaliyetlerine olan talebin her geçen gün katlanarak artmasına ve bu faaliyetlerin ekonominin vazgeçilmez bir parçası haline gelmesini sağlıyor. Sektör pek çok firmayı e-ihracat faaliyetleri yapmaya sevk ederken Ticaret Bakanlığı da e-ihracatın artırılmasına yönelik çalışmalarını hızlandırıyor. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, değişen ticaret dinamikleri doğrultusunda firmaların yurt dışı pazarlarına giriş faaliyetlerine destek olmaya devam edileceği bildirilmişti. Desteklerin yurt dışı pazarlardaki önemi kadar ilgili ülkelerdeki online alışveriş dinamiklerine liderlik eden yerel Pazar yerleri de e-ihracat hamlelerinde başarıda kritik faktör oluyor.

Azerbaycan pazarı büyük potansiyel sunuyor

Türkiye'nin doğal yapısının bir getirisi olarak hızla aksiyon almaya müsait olan pazarı, üretim kapasitesinin potansiyeli ve lojistik avantajı global anlamda e-ticaret ve e-ihracat faaliyetleri için Türk perakende markalarına büyük bir avantaj sağlıyor. Bu değişim rüzgarıyla birlikte e-ihracat odağında stratejik ve ileriye dönük planlamalar yapan şirketler yarının pazarını yönlendirebilecek. Bu noktada BDT bölgesinin en güçlü e-ticaret lojistiğine sahip pazaryeri lideri Brendfoni, Türkiye'de faaliyette bulunan 150 firma ve 250 civarındaki markayı e-ihracat odağında platformuna taşıyarak, yıllık 2 milyar liralık potansiyele sahip Azerbaycan pazarıyla buluşturuyor. Şirket, ayrıca 2022 yılına kadar bu markaları 2 ülke pazarında daha aktif hale getirmeyi ve 2023 sonunda ise 300 milyon nüfusa sahip 8 ülkenin dahil olduğu BDT bölgesi ile buluşturmayı hedefliyor.

Brendfoni Türk markaları için köprü görevi görüyor

Brendfoni İş Geliştirme Müdürü Nicat Ahmadov konuya ilişkin yaptığı açıklamada; "Tüketicilerin yeni alışveriş alışkanlıkları edinerek uygun fiyatlı ve kolay alışverişlere yöneldiği böylesi bir dönemde markaların dijitale yönelmesi kaçınılmazdı. Brendfoni olarak bu yönelim doğrultusunda hareket eden ve Türkiye'de faaliyette olan 150 firma ve 250 civarındaki markayı halihazırda Azerbaycan müşterisi ile buluşturuyoruz. Ayrıca Brendfoni olarak daha fazla Türk markasını büyük potansiyele sahip BDT bölgesi ile buluşturmak ve tüketiciye sunacağımız ürün çeşitliliğini de artırmak en büyük önceliklerimiz arasında ki bu noktada 3000'in üzerinde firma ile görüşmelerimiz devam ediyor. 2022 yılında Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Gürcistan, Rusya, Beyaz Rusya ve Ukrayna'yı kapsayan Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) bölgesine hızlıca açılarak ilgili ülkelerde kuracağımız ofislerle ve güçlü e-ticaret lojistiği altyapımızla gelişmeye açık bu pazarlarda da lider konuma gelmeyi hedefliyoruz. 2023 sonuna kadar Türkiye e-ticaret satıcılarını 300 milyon nüfusa sahip BDT bölgesi ile buluşturmayı amaçlıyoruz."



MNG Kargo'ya siber saldırı

MNG Kargo, yaptığı açıklama ile siber saldırıya uğradığını ve bazı kurumsal müşterilerin isim, soyadı, adres ve telefon bilgilerinin sızdırıldığını açıkladı. Şirket, Kişisel Verileri Koruma Kurumu'na (KVKK) yaptığı bildirimde siber saldırının detaylarını paylaştı. KVK'nın internet sitesinde yer alan bilgiler, özetle şu şekilde:

İhlalin veri sorumlusunun kurumsal müşterilere sunduğu web servis üzerinden, kurumsal müşteriye/müşterilere ait kullanıcı adı ve şifrenin elde edilmesinden kaynaklı olarak, kurumsal müşterinin/müşterilerin hesaplarına yetkisiz erişim gerçekleştiren kişi/kişiler üzerinden sızma şeklinde olduğunun ve sistemden kaynaklı bir açık olmadığı düşünülüyor, İhlal 15.08.2021 tarihinde başladı ve 23.08.2021 tarihinde sona erdi, 15.08.2021 tarihinde veri sorumlusunun kurumsal bir müşterisinden gelen sözlü bildirim sonucunda aynı gün içerisinde sızma testi çalışmasına başlandığı, yapılan incelemeler sonucunda 23.08.2021 tarihinde ihlal tespit edildi, İhlalden kargo alıcılarına ait "ad-soyad, adres, telefon numarası" bilgileri etkilendi, İhlalden etkilenen kişi sayısı bilinmiyor, Konuya ilişkin inceleme devam etmekle birlikte, Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 26.08.2021 tarih ve 2021/875 sayılı Kararı ile söz konusu veri ihlali bildiriminin Kurumun internet sayfasında ilan edilmesine karar verilmiştir.

Kablosuz şarj olan en ucuz otomobil

Genesis göz alıcı ve dinamik araçlar üretiyor ve 2022'de otomobil üreticisi bu felsefeyi GV60 SUV ile elektrikli otomobil alanına taşıyacak, ancak burada asıl haber değeri taşıyan gelişme otomobilin özellikleri ve tasarımı değil. Genesis, GV60'ın pillerini tipik bir ev tipi duvar şarj cihazından daha hızlı doldurabilen bir kablosuz şarj özelliği ile sunulacağını söylüyor. Bu özelliği daha önce sadece üst-uç segmentteki çok pahalı modellerde görüyorduk.

Bir Amerikan firması olan WiTricity tarafından sağlanan teknolojiyi kullanan GV60'ın isteğe bağlı kablosuz şarj özelliği ile pilleri şarj etmek yaklaşık altı saat sürerken, geleneksel bir duvar şarj cihazıyla yaklaşık on saat sürecek.

Genesis henüz GV60'nın resmi pil özelliklerini açıklamadı, ancak beklentiler en az 58 kWh, hatta 77.4 kWh yönünde. Bu yılın sonuna doğru Güney Kore'de satışa sunulacak, daha sonra başka ülkelere de dağılması bekleniyor. Kablosuz şarj özelliğinin ise 2022'nin sonuna doğru devreye alınacağı açıklandı.



Uzun pil ömrüyle öğrencinin yanında

HONOR'un yeni dizüstü bilgisayarı MagicBook X 15, hafifliği, ince tasarımı ve modern şık görünümüyle öğrencilerin her yere taşıyabileceği bir yapıya sahip. Sadece 1,56 kg ağırlığında olan dizüstü bilgisayar, 10,5 saatlik batarya ömrüyle öğrencilere ödev ve projelerinde kesintisiz çalışma süresi sağlıyor. 

Üstelik 30 dakikalık şarjla yarım gün kullanılabilen MagicBook X 15, USB-C girişi ve 65 Watt'lık şarj adaptörü sayesinde bir saatte yüzde 70 oranında şarj düzeyine ulaşabiliyor. Bu özellikleriyle ilk ve ortaokul öğrencilerinin yanı sıra üniversite öğrencileri ve profesyonellere de hitap eden dizüstü bilgisayar dilediğiniz yerde, şarj endişesi yaşamadan kullanılabiliyor.

Şık, hafif ve göz sağlığını koruyan tasarım

MagicBook X 15 hafif yapısının yanı sıra 16,9 mm'lik inceliğiyle ultra ince, şık ve hafif bir tasarıma sahip. Dizüstü bilgisayar, 1920x1080 çözünürlüklü LCD ekran ile geliyor. Bu ekran, üzerindeki kaplama sayesinde parlamayı azaltırken direkt gün ışığında bile kaliteli görseller sunuyor. 

MagicBook X 15, ekran karşısında uzun süre vakit geçiren öğrenciler için Düşük Mavi Işık, Titreşim Yapmayan Ekran konusunda TÜV Rheinland sertifikaları ve mavi ışık filtresiyle de göz sağlığını koruyor. 15,6 inç boyutunda Eye Comfort HONOR FullView ekrana sahip olan MagicBook X 15, canlı renkleri ve gerçekçi görselleriyle kullanıcıların ekrandaki her detayı yakalamalarına olanak tanıyor.

Ödev ve projelerde yüksek performans

Sol ve sağda 5.3mm'lik ince çerçeveyle çevrili yüzde 87'lik ekran-kasa oranıyla gelen MagicBook X 15, Intel Core i5-10210U işlemciyle birden fazla görevi aynı anda başarıyla tamamlayabiliyor. Dizüstü bilgisayar, yüksek yoğunluklu ve ince fan yapraklarıyla ısı dağıtımını yayıp, aşırı ısınma yapmadan akıcı bir soğutma performansı da sergiliyor.  Ayrıca HONOR MagicBook X 15'in güç tuşunda yer alan parmak izi okuyucusu sayesinde de hızlı bir şekilde kullanıcılar profiline giriş yapabiliyorlar. 

Uzay Grisi renginde satışa çıkan HONOR MagicBook X 15, Vatan Bilgisayar mağazaları ve online satış kanallarında 6.599 TL'den başlayan fiyatlarla alıcılarını bekliyor.



"Kapaktaki bebek" dava açıyor

Müzik tarihinin en ikonik albüm kapaklarından biri, hiç kuşkusuz Nirvana'nın Nevermind albümünün kapağıdır. Ama bu kapakta bebekken çekilen resmi görülen adam için bu durum, pek de mutluluk verici değil gibi görünüyor. Şimdi 30 yaşında olan Spencer Elden, plak şirketi, sanat yönetmenleri ve grubun hayatta kalan üyeleri de dahil olmak üzere albüm görüntülerinden sorumlu olan hemen herkese dava açıyor.

Elden, ailesinin, fotoğrafçı Kirk Weddle'ın onu 4 aylıkken bir dolarlık banknotla birlikte havuzda çıplak yüzerken fotoğrafını çekmesi için bir izin belgesi imzalamadığını iddia ediyor. Ayrıca 17 kişiyi, bu kapakta çocuk pornografisi yasalarını ihlal ettikleri suçlamasıyla dava ediyor.

Deadline'a göre, Los Angeles'ta ikamet eden Elden, ömür boyu bu kapak nedeniyle zarar gördüğünü söylüyor ve sanıklardan tazminat talep ediyor. Salı günü Los Angeles federal mahkemesine sunulan belgelere göre Elden, "kimliği ve yasal adının, küçükken yaşadığı ticari cinsel sömürüye esir olduğunu" savunuyor.

Nevermind albümü 1991'de piyasaya sürüldü ve 30 milyondan fazla kopya sattığı biliniyor.



26 Ağustos 2021 Perşembe

Game Garaj'dan yeni Notebook serisi

2020 yılı başında Türkiye oyun pazarına hızlı giriş yapan Game Garaj, Intel 11. nesil işlemci ile güçlendirilmiş yeni notebook serisi Slayer modellerinin tanıtımını yaptı.

Gücünü Intel 11. Nesil CPU ve NVIDIA grafik işlemcilerden alan Slayer serisi, Intel 11. Nesil Core i5 ve Core i7 işlemcili, 15.6" ve 17.3 panel boyutlu ve NVIDIA RTX3060, RTX3050Ti ve GTX1650 grafik işlemcili 8 modelden oluşuyor.  Tüm Slayer modelleri, 144Hz FHD IPS panele ve metal ön kapağa sahip. İnce ve hafif yapıya sahip olan Slayer serisi, CPU ve GPU için bağımsız soğutma çözümü sunuyor.

Slayer serisi tüm modeller numerik klavye tuş takımına sahip olup, RGB klavye ile gelmektedir.   Beraberinde gelen uygulama ile klavyenin renk ayarları ve parlaklığı yapılandırılabilir.  

Slayer serisi, Game Garaj web sitesinden özelleştirilerek satın alınabiliyor. Depolama ve bellek birimleri kullanıcı tarafından sipariş esnasında yapılandırılabiliyor.

Slayer modelleri ve teknik özellikleri:

Model

İşlemci

Grafik Birimi

Panel

Depolama

Maks. Bellek

Slayer 7-3060

i7-11800h

NVIDIA RTX3060 6GB 

15.6" 144Hz

2 x NVMe M2, 1 x 2.5" SATA 

64 GB

Slayer 7XL-3060

i7-11800h

NVIDIA RTX3060 6GB

17.3" 144Hz

2 x NVMe M2, 1 x 2.5" SATA

64 GB

Slayer 5-3050Ti

i5-11400h

NVIDIA RTX3050Ti 4GB

15.6" 144Hz

1 x NVMe M2, 1 x 2.5" SATA

64 GB

Slayer 7XL-3050Ti

i7-11800h

NVIDIA RTX3050Ti 4GB

17.3" 144Hz

1 x NVMe M2, 1 x 2.5" SATA

64 GB

Slayer 5XL-3050Ti

i5-11400h

NVIDIA RTX3050Ti 4GB

17.3" 144Hz

1 x NVMe M2, 1 x 2.5" SATA

64 GB

Slayer 5-1650

i5-11400h

NVIDIA GTX1650 4GB

15.6" 144Hz

1 x NVMe M2, 1 x 2.5" SATA

64 GB

Slayer 5XL-1650

i5-11400h

NVIDIA GTX1650 4GB

17.3" 144Hz

1 x NVMe M2, 1 x 2.5" SATA

64 GB

Slayer 7XL-1650

i7-11800h

NVIDIA GTX1650 4GB 

17.3" 144Hz

1 x NVMe M2, 1 x 2.5" SATA

64 GB



Netflix'in ilk oyunları geldi!

Netflix'in oyun alanına girme çabasını ilk kez Mayıs 2021'de duymuştuk. Bu girişimle ilgili söylentiler Temmuz ayında tekrar ortaya çıktı ve bu sefer 2022 planlarına dair ipuçları verildi. Bundan bir hafta sonra, Netflix'in kendisi haberleri doğruladı ve gerçekten de oyun alanına giriş yapacağını söyledi. Ancak hizmetine dahil olacak oyunların ek bir ücret ödemeden geleceği dışında pek bir ayrıntı açıklanmadı. Ve şimdi şirket, oyun hizmetini, şu anda sadece Polonya'da da olsa, Android uygulamasında test etmeye başladı.

Netflix Polonya'nın Twitter hesabının açıkladığı üzere firma, ülkede oyun hizmetini başlattı. Şu anda, Stranger Things: 1984 ve Stranger Things 3: The Game olmak üzere yalnızca iki oyun bulunuyor. Bu oyunların, Netflix'in Stranger Things fikri mülkiyetine dahil oldukları ve Google Play Store'da zaten mevcut oldukları düşünüldüğünde mantıklı seçimler oldukları rahatlıkla söylenebilir.

Netflix'in oyunları nasıl dağıtacağına dair daha fazla yanıtı da burada alıyoruz. Yukarıdaki ekran görüntülerinde de görülebileceği gibi oyunlar, temel olarak bir yükleyici görevi görecek olan Netflix uygulamasının içinde görüntülenecek. Oyunu, Play Store'dan indirdikten sonra, doğrudan Netflix uygulamasının içinden başlatabileceksiniz.

Stranger Things 3: The Game'in Google Play Store'da 9.99 dolar fiyata sahip olduğunu unutmamak da fayda var. Ancak Netflix abonesiyseniz her iki oyunu da ücretsiz olarak indirebileceksiniz ve bu da mobil oyunlarla ilgilenenler için oldukça iyi bir maddi tasarruf olacaktır. Netflix, hizmetindeki hiçbir oyunda reklam veya uygulama içi satın alma olmayacağını da onaylamış durumda.

Ayrıca firma, bunun bu girişimdeki ilk adımı olduğunu da vurguladı. Hizmetin daha fazla ülkede ve platformda ne zaman kullanıma sunulacağı belli değil. Firmanın ilerleyen zamanlarda hizmetine Netflix dışı IP ekleyip eklemeyeceği de henüz bilinmeyen detayların arasında yer alıyor...



COVID-19 için zamanımız daralıyor!

COVID-19'a neden olan virüs SARS-CoV-2 virüsü, neredeyse 20 ay önce tanımlandı ancak kesin kaynağı belirsizliğini koruyor. Dünya Sağlık Örgütü bu konuda bir ön rapor hazırlatmıştı ve raporun yazarları, eğer bir cevap istiyorsak, çalışmaların hemen yapılması gerektiğini savunan bir yazı kaleme aldılar. Başka bir deyişle salgının nasıl başladığını bulmak için zamanımız daralıyor.

Bu yorum metni Nature dergisinde yayınlandı. Bilim insanları, viroloji, zoonotik hastalıklar ve epidemiyoloji uzmanları, SARS-CoV-2'nin kaynağını anlamak için şimdiye kadar yapılanları özetlemek için yayınlanan makaleyi kullanıyor. Ayrıca, COVID-19'un nasıl ortaya çıktığını anlamak için neyin gerekli olduğu konusunda da eylem çağrısında bulunuyorlar.

Yazarlar; "Bu çok önemli araştırmayı yürütmek için fırsat penceresi hızla kapanıyor: herhangi bir gecikme, bazı çalışmaları biyolojik olarak imkansız hale getirecek. Yıkıcı bir salgının kökenlerini anlamak, bilime dayalı küresel bir önceliktir" diye yazdı.

Nisan ayında, DSÖ genel müdürü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, orijinal raporun araştırmanın 1. aşaması olduğunu söyledi. Yayınlanan metin ise ikinci aşama için gereken altı önceliği gösteriyor. Bunlar, virüsün gelmiş olabileceği Çin içindeki ve dışındaki bölgelerde hem insanlarda hem de hayvanlarda yapılan araştırmaları içeriyor.

Yarasalar ve potansiyel ara konaklar gibi vahşi hayvanların da virüsün olası rezervuarlarını belirlemeye çalışarak kapsamlı bir şekilde araştırılması gerekiyor. Ve son olarak, ortaya çıkacak yeni güvenilir ipuçlarının takip edilmesi gerekiyor. Ve bunun mümkün olması için uluslararası işbirliği ve şeffaflık şart.

Yazıda şu ifadeler dikkat çekiyor: "SARS-CoV-2'nin kökenlerine yönelik araştırmalar kritik bir noktada. Hem DSÖ uluslararası ekibinden hem de Çin ekibinden ilerlemeye isteklilik var. En önemlisi, Çin içindeki ve dışındaki insanların ve hayvanların kritik geri izlemesini yürütmenin biyolojik fizibilite penceresi hızla kapanıyor. SARS-CoV-2 antikorları zayıflıyor, bu nedenle daha fazla numune toplamak ve Aralık 2019'dan önce maruz kalmış olabilecek kişileri test etmek getiriler sağlayacak."

Yorum metni ayrıca raporun aldığı bazı eleştirilere değinmek için bir fırsat oldu. Medyada pek çok kişi, özellikle virüsün bir laboratuvardan yayıldığı fikrine odaklandı. Ekip aslında bu iddiayı raporda detaylı bir şekilde inceledi ancak bu fikri destekleyen hiçbir kanıt bulamadı.

Araştırmacıların açıklamasına göre "Raporda ve o zamandan beri, laboratuvar sızıntısı hipotezini destekleyen herhangi bir verinin yayınlanması ve DSÖ'ye sunulması için kamuoyuna çağrıda bulunduk. Şimdiye kadar hiçbiri olmadı."

Rapora dahil olmayan farklı bir uluslararası bilim insanı grubu, laboratuvar hipotezinin doğru olduğunu gösteren hiçbir kanıt bulunmadığını tekrarlıyor. Ve sadece buna odaklanmak ve bunun yerine daha olası hipotezleri dikkate almamanın, aslında bizi gelecekteki salgınlara karşı daha savunmasız bırakacağını da iddia ediyor.